Birileri Kadro İster, Birileri Yeter ki İşe Girsem Der!
.... birilerinin bulunduğu pozisyona sahip olmak için, ben her şeyi yapmaya razıyım diyen büyük bir işsiz kitle varken, o pozisyonda bulunanların da, bulundukları pozisyondan rahatsızlıkları var ve dahasını ister durumdalar. Sizce de bu işte bir terslik yok mu?
Bu işte bir terslik var! “Birileri Kadro İster, Birileri Yeter ki İşe Girsem Der!”.
Yani, birilerinin bulunduğu pozisyona sahip olmak için, ben her şeyi yapmaya razıyım diyen büyük bir işsiz kitle varken, o pozisyonda bulunanların da, bulundukları pozisyondan rahatsızlıkları var ve dahasını ister durumdalar. Sizce de bu işte bir terslik yok mu?
Sözleşmeli personellere kadro verilmesi ve belediye şirket işçileri ile ilgili kadro konusundaki düşüncelerimi, beni takip edenler çok iyi bilirler.
Yanlış anlaşılmalara ve itirazlara şimdiden, peşinen cevap olması için hatırlatayım.
– Sözleşmeli personelin kadro sorunu çözülmeli ve memur kadroları verilmelidir.
– Belediye şirket işçilerine, diğer kamu kurumlarındaki taşeronlara verildiği gibi kadro verilmeli ve belediye personel şirketleri tasfiye edilmelidir.
Ancak, bu düşüncelerimizden “sınavsız, KPSS’siz tanıdıklarımızı, eşimizi, dostumuzu, hatırlı kişilerin kartviziti ile gelenleri önce sözleşmeli yapalım, sonrasında da belli periyotlarda bunları memur kadrolarına geçirelim, sonra yine aynı süreci başlatalım, sözleşmeli personelleri artıralım, yine kadro talepleri ile kamuoyu oluşsun ve yine başa dönelim.” anlayışında olduğumuz anlaşılmamalıdır.
Çeyrek asrı aşkın bir süredir, özel olarak belediye insan kaynakları konusunda kafa yoran, bu konuda yayınlanmış ilk özgün kitabın yazarı bir kişi olarak, liyakati ve yetkinliği esas almayan, herkese adil uygulanamayacak bir işe alım sistemini teşvik ettiğimizi, bunun makul ve kabul edilebilir bulduğumuzu kimsenin düşünmesine izin veremeyiz.
Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz husus şudur: Bir yerden başlamak zorundayız. Sağlıklı başlayabilmek için de, mevcut defoları ortadan kaldırmak durumundayız.
Biz çok iyi biliyoruz ki, 2011 yılında merkezi idare kuruluşlarında, 2013 yılında mahalli idarelerde yer alan sözleşmelilerin memur kadrolarına geçirilmesinden sonra gerek merkezi idare kuruluşlarında, gerekse mahalli idarelerde sözleşmeli olanların işe girme saiklerinden bir tanesi “memur kadrolarına geçirilme” beklentisidir. Hatta, mahalli idarelerde sözleşmeli personelleri işe alanların, diğer bir ifade ile belediye başkalarının bir çoğunun düşüncesi de işe aldıklarının daha sonra memur kadrolarına geçirilmelerini sağlamaktır.
Bugün geldiğimiz noktada, herkes çok iyi biliyor ki sözleşmeli alımları bir istihdam aracı haline getirilmiş, genel alım yöntemi şekline dönüşmüştür. Basından takip ettiğimiz kadarıyla, memur kadrolarına toplu sözleşmeli alımları yapılmaktadır ve bu durum kadro verilme ihtimali güçlendikçe de artmaktadır. Kanunen sınırlanan unvan ve pozisyonların da dışına çıkılarak, oluşan görüşlerle adeta “hiçbir şey olamayanı ‘eğitmen’ yap” mottosu ile artık tüm yükseköğrenim mezunları sözleşmeli yapılır hale gelmiştir.
Buna itirazı olanlar varsa, burada yazılanlar hiç şüphesiz onlar için bir anlam ifade etmeyecektir.
Bu nedenle, ısrarla ifade ediyoruz ki kamuda sınavsız alım kaldırılmalıdır. Eş, dost, arkadaş, tanıdık ve hatırlı referansla ve hatta siyasi saiklerle işe alım anlayışına son verilmelidir. Bu şekilde söz konusu olabilecek alımların hepsi, gayri adil, şüpheli ve hakkaniyetsiz değerlendirilecektir. Hepsinden önemlisi de, kariyer ve liyakat ilkelerine aykırı olacaktır.
Gayri adil ve hakkaniyetsiz olacaktır; zira aynı okullardan mezun olup, tanıdığı hatırlı kişiler olmadığı için KPSS’den yüksek puanlar alsa bile işe giremeyen bir çok gencimiz dururken, KPSS’yi bırakın başka bir sınava dahi gerek olmadan bir şekilde işe giren ve elde ettiği ile yetinmeyip daha fazlasını isteyenler mevcut. Bunu hangi saiklerle haklılaştırırız bilemiyorum ama, vicdan sahibi olan hiç kimse bunu haklılaştıramaz. En azından bu durum, Anayasamızda tariflenen “fırsat eşitliği”ne aykırıdır, terstir.
Sınavsız ve adil olmayan alımlarla sağlıklı bir kariyer planlaması ve liyakate dayalı bir yönetim sistemi oluşturulamayacaktır. Zira, sınavsız olabilecek bir alım, liyakatin temelini oluşturan yetkinlik, bilgi ve yetenek dışında başka unsurları önceliğine alan bir alım olacaktır.
Şimdi denilebilir ki, bu ifade ettiklerinizle başlangıçta söyledikleriniz çelişmiyor mu? Yine denilebilir ki, bundan sonra yazacaklarımla vicdanımı mı rahatlatmaya çalışıyorum. Tabii ki hiç biri değil.
Tezimiz özetle şudur:
Öncelikle, mahalli idarelerde sözleşmeli personel alımı proje bazlı ve proje süresi ile sınırlandırılarak yapılmalı, tüm kadrolara şamil hale getirilmemelidir. “SON KEZ” olarak ve topluma en yetkili ağızlardan, ama bir daha caymayacak şekilde, “ARTIK SÖZLEŞMELİ PERSONELLERE KADRO VERİLMESİ HİÇBİR ŞEKİLDE GÜNDEME GELMEYECEKTİR” söz verilerek mevcut sözleşmeli personeller kadroya geçirilmeli ve yeni bir milad oluşturulmalıdır.
Eğer; sözleşmeli alımları bu hızla devam ettirilecekse, daimi işçi kadroları ile memur kadrolarına yapılan atamalarda olduğu gibi KPSS sonuçlarına dayalı bir alım modeli geliştirilmelidir.
Belediyelerin şirketlerine geçirilen şirket işçileri (belediye taşeronları) için de, belediye personel şirketlerinin tasfiye edileceği ve şirket işçilerinin belediye kadrolarına alınacakları bir formül geliştirilmeli ve uğradıkları adaletsizlik (zira diğer kurumlardaki taşeronlar kadroya geçirilmiş, belediye taşeron işçileri kadroya geçirilmemiştir) ortadan kaldırılmalıdır.
Bunların yanında, üniversiteli işçiler olarak tabir edilen, ancak belediyelerde kadrolu işçi statüsünde olanların da statü değişikliği, yani “memur” kadrolarına geçirilme talepleri yıllardır gündemdedir. Bu konu ile ilgili vicdani kanaatlerimiz de, yukarıda ifade ettiklerimizden farklı değildir.
Bu ifade ettiğimiz hususlarla ilgili görüşlerimiz, tüm gerekçeleri ve detayları ile bundan önce müteaddit kereler kamuoyu ile paylaşılmıştır. Yazdıklarımıza kızanlar olabilir, işine gelmeyenler de olabilir, ancak fikirlerimize saygı duymalarını beklemek en doğal hakkımızdır diye düşünüyorum.
Bu değerlendirmelerimizin dışında ifade etmeliyiz ki; esas itibariyle belediyelere özgü hususiyetleri ihtiva etmeyen, mahalli idarelerin dolayısıyla da belediyelerin sonradan eklemlendiği Devlet Memurları Kanunu, yine iş analizi ve ölçümü, verimlilik değerlendirmesi yapmaya imkan tanımayan, sağlıklı bir idari yapılanmaya vesile olması mümkün olmayan ve çağdaş yönetim sistemlerinden uzak düzenlenmiş olan Norm Kadro Uygulaması, kamusal hassasiyetleri dikkate almayan İş Mevzuatı ile yeterlilik ölçümü yapmadan alımlara imkan sağlayan Sözleşmeli Personel Uygulamaları ile mahalli idarelerimizde, özellikle de belediyelerimizde vatandaş memnuniyetini sağlayacak, hizmet verimliliğini artıracak, liyakat esaslı bir kariyer sistemini oluşturacak insan kaynakları sistemini/rejimini oluşturmamız mümkün olmayacaktır.
4 Comments
Biz havadan sudan kadro istemiyoruz BİZ khk ile kadro dediler belediye şirketine devrettiler biz belediye çalışanları da bir umut dedik ama olmadı işte bunun için uğraşıyoruz verilen sözler tutulsun kadro muzu tam istiyoruz
Doğru tespitler, vaziyet özetlenmiş.
“SON KEZ” diye diye o son hiç gelmiyor maalesef. Devlet Memurları Kanunu açık, sınavsız kimse memur olarak göreve alınamaz. Mahalli İdarelerdeki sözleşmeli personel statüsü yüzde 90 belediyelerin iş için personel çalıştırmak odaklı değil personele göre iş uydurmakla ilgili ve keyfiyet içermekte maalesef. Mahalli İdarelerde sözleşmeli personel sizin de bahsettiğiniz gibi proje odaklı olmalı ve bu proje bittiğinde sözleşmeli personelinde işi kalmamalı. Böylece hem seçimle gelen Belediye Başkanları iş odaklı personel çalıştırmakta sıkıntı yaşamaz, hem de işe alınan personel durumunu bilir. Bunun içinde yasal düzenleme yapılmalı.
2008 yılından bu yana zabıta destek personeli olarak görev yapmaktayım,yıllarca taşeron firma üzerinden gösterildik,daha sonra taşeron bitti kadroya geçiyorsunuz dedi,dönemin başbakanı bir baktık belediyenin şirketine geçmişiz hayatımız daha kötü oldu bizim istediğimiz eşit muamele,itibar,memurla aynı değeri görmek,üniforma aynı görev aynı fakat şirket personeli olduğumuz için maaş yarı yarıya düşük,sosyal hakların hiçbiri yok,kurumda 2.sınıfız, Amerika’da siyahi beyaz ayrımına kızıyoruz ama devlet dairesinde de memur ve şirket elemanı ayrımı var,işe gelince siz gidin paraya gelince size veremiyoruz! Neden diye sorduğumuzda siz memur değilsiniz mevzuata uymuyor deniliyor