Belediyelerde İstihdam Edilen Sözleşmeli Personelin Kadro Meselesi

Öncelikle “Kamu Çalışanlarının Mali Hak, Sosyal Güvence Talepleri ve Belediyeler-I” başlığı altında başladığımızı duyurduğumuz yazı dizimize gösterilen ilgiye bir teşekkürle başlamak istiyorum.

Belediyelerimizden; belediye başkanından şirket işçisine kadar bir çok kademe ve farklı statüde belediye mensubundan mesajlar aldık. Aldığımız mesajlarla, sahip olduğumuz bilgilerin uyuştuğunu ifade etmeliyim.

Ancak, aldığımız mesajlarda bir husus dikkatimizi çekti. Bazı mesajlarda, kişiler sorun tespitinden ziyade “bizim durumumuz kötü, bizim kadro, statü değişikliği vb hakkımız, falancaların şu şu şu hakka ne ihtiyacı var” şeklinde ifadelerle de karşılaştık ve açıkçası üzüldük.

Olaylara, sorunlara sadece kendi zaviyemizden değil, bir sistem sorunu olarak bakamadığımız sürece, biz bu satırları çok yazarız, sizlerde bu satırları çok okursunuz.

Dönelim şimdi konumuza. Yazı dizimizin bugünkü uğrak noktası “Sözleşmeli Personel”in kadro meselesi.

Sözleşmeli personel konusu uzun zamandır gündemde bulunan, son Kamu Görevlileri Toplu Sözleşme Görüşmelerinden sonra yapılan açıklamalarla da beklentilerin hat safhaya eriştiği bir konu olarak karşımızda duruyor ve gündemi meşgul ediyor.

Bu nedenle bir analiz yapılmasını açıkçası ziyadesiyle hakeden bir konu olarak karşımızda duruyor.

Sözleşmeli personellere kadro verilmesi hususu, yakın geçmişimizde birkaç kez vukuu bulmuş, dolayısıyla da önümüzdeki bu örnek sözleşmeli personellerin memur kadrolarına alınması hususunu sürekli olarak diri tutmuştur.

Çok iyi biliyoruz ki, özellikle belediyelerde sözleşmeli olarak işe başlayanların temel beklentisi bu kanaldan Devlet memuru olmak, işe alanların da temel amacı bir kadro gelirse bu kişileri memur yapmaktır.

Tabii ki bu ifade ettiğimiz husus, kamudaki liyakat ve kariyer sistemi açısından tartışılabilir. Özellikle, KPSS ile işe girmek için mücadele edenlerin varlığını da dikkate aldığımızda bu husus, olumsuz veya haksızlık gibi görülebilir.

Ancak, ifade ettiğimiz gibi belediyeler ve diğer kamu kurumlarında sözleşmeli statüde çalışanların tamamının beklentisi memur kadrolarına atanmaktır. İtiraf etmeliyiz ve yetkililer de kabul etmeli ki, bunun böyle olmasının tek sebebi de bizatihi sistemin kendisidir.

2022-2023 yıllarını kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri sonucunda 23 Ağustos 2021 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat Bilgin tarafından yapılan açıklamada sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ilişkin olarak net bir söylemde bulunulmamış, sonraki açıklamalarda da, sözleşmeli personeli mağdur etmeyecek düzenlemelerin bir plana bağlanmaya çalışıldığı ifade edilmiştir.

Özellikle genel idarede istihdam edilen sözleşmeli personel açısından yapılan açıklamaların, belediyelerdeki sözleşmeli personel açısından ne anlama geldiği/geleceği anlaşılamamış, en azından şahsım tarafından anlaşılamamış, sonrasında ümitvar olmamızı gerektiren ifadelere de yer verilmemiştir.

İfade edelim ki; Sayın Bakanın açıklaması genel idaredeki sözleşmelilere 3+1 sisteminin öngörüldüğünün beyanının yanında, yerel yönetimlerdeki sözleşmelilere yönelik oluşabilecek bir haksızlığı gidermek için ilgili düzenlemelerin yapıldığını/yapılacağını ifade etmekten öteye geçmemiştir.

Burada kastedilen haksızlığın ne olduğu, bu ifadenin hangi sonuçları doğuracağı, yapılacağı/yapıldığı ifade edilen düzenlemenin neyi içerdiği muğlaktır, açıklamada tatmin edici bir netlik mevcut değildir, sonrasında da bunu izaha kavuşturacak bir açıklama yapılmamıştır.

Bununla birlikte yine üzülerek ifade etmeliyiz ki, bu toplu görüşme masasının karşı tarafında yer alan sendikalardan da bu açıklamaların ne anlama geldiği, memur kadrosunun verileceği anlamını taşıyıp taşımadığı veya başka bir güvence mi öngörüldüğü konusunda hiçbir açıklama yapılmamıştır.

Açıklamalardaki ve süreçteki bu belirsizlik zarar vermeye başlamıştır:

– İş verimine zarar vermektedir.

– Evdeki huzura zarar vermektedir.

– Geleceğe güvenle bakmayı yok etmektedir.

– Gelecek planlaması yapılmasını imkansız hale getirmektedir.

Sayın Bakanın 23 Ağustos’ta yaptığı açıklamada da, özellikle yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personel için “kadro” söz konusu edilmemiş, kadronun verileceği dile getirilmemiştir. Ancak, öyle bir ifade kullanılmıştır ki, sözleşmeli personellerin tamamı bunun “kadro” sözü olduğu kanaatine varmıştır.

Artık bu yolun dönüşü olmamalıdır. Kadro verilmelidir, hem de yıl bitmeden bu gerçekleşmelidir.

Bu, sadece sözleşmeli personellerin kendileri için değil aileleri için de kaçınılmaz bir durumdur. 

Bu aynı zamanda belediyelerimiz için de önemli ve açıklığa kavuşturulması gereken bir durumdur.

Sayın Bakanımızın bu açıklamasından sonra yetkili sendikalar; sözleşmeli personel konusunda neyi talep ettiklerini ve neyin planlandığını kamuoyuna açıklamalıdırlar. 

HATTA; NEYİN PLANLANDIĞINDAN ZİYADE KADRONUN HANGİ TARİHTE VERİLECEĞİNİ VE ÇERÇEVESİNİ BİR AN ÖNCE, GECİKTİRMEDEN, HEMEN AÇIKLAMALIDIRLAR.

İlgili Diğer Köşe Yazıları

Toplu Sözleşme Mutabakatının Özeti: “Umut Fakirin Ekmeği”

Kamu Çalışanlarının Mali Hak, Sosyal Güvence Talepleri ve Belediyeler-I