Toplu Sözleşme Mutabakatının Özeti: “Umut Fakirin Ekmeği”

2022-2023 yıllarını kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri kapsamında Hükümetin, memur ve memur emeklisi için 2022’nin ilk 6 ayında yüzde 5 artı enflasyon farkı, ikinci 6 ayında yüzde 6 artı enflasyon farkı, 2023’ün ilk 6 ayı için yüzde 6 artı enflasyon farkı, ikinci 6 ayı için de yüzde 6 artı enflasyon farkı teklifiyle başlayan Toplu Sözleşme Görüşmeleri, 2022 yılı için % 5+7+Enflasyon Farkı, 2023 yılı için ise % 8+6+Enflasyon Farkı şeklinde nihayetlendi.

23 Ağustos 2021 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin tarafından yapılan açıklamadan anladıklarımız şu şekildedir:

Sayın Bakanın açıklamalarında net olan iki husus vardır. Bunlardan biri memurlara 2022 ve 2023 te verilecek zam oranları ile ödenecek sendika ikramiyesi. Esas itibariyle, zam oranlarında dahi netlik bulunmamaktadır. Enflasyon beklentisinin ne olacağı ve açıklanan TÜİK rakamlarının ne derece gerçeği yansıtacağı düşünüldüğünde, enflasyon farkında da netlik söz konusu olmadığı açıktır.

Toplu sözleşme görüşmeleri sonrasında yapılan açıklamalarda ortaya çıkan diğer hususlar bizim asıl gündemimizi oluşturmaktadır.

Yıllardır, memurların bir bölümü “ek gösterge” rakamlarının yükseltileceği konusunda sözlere muhatap olmuştur. Bu sözler, ülkemizdeki yer alan tüm siyasi partiler ve Hükümet yetkilileri tarafından, hem de yüksek perdeden ifade edilmiştir.

Yine, kamu personel sisteminde yaygınlaştırılan sözleşmeli istihdamının parçası olan sözleşmeli personele kadro verilmesi, bazen doğrudan, bazen de dolaylı olarak etkili ve yetkili kişilerce dillendirilmiş, sözleşmeli statüde çalışan tüm kamu personelinin bu konuda ümitvar olması sağlanmıştır.

Ancak, zam oranlarının açıkladığı basın toplantısında, ek gösterge düzenlemesi ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine ilişkin olarak net bir açıklama yapılmamıştır.

Ek gösterge konusunda yapılan açıklama, bu hususun Toplu Sözleşme Dönemi içerisinde, yani 2022-2023 yılları içerisinde sonuçlandırılacağına ilişkindir. Ek gösterge için, eğer göz ardı edilmez ve açıklamayı yetkili ağızdan verilmiş bir söz olarak kabul edilecek olursa, bir takvim verilmiş olduğu söylenebilir.

Ancak, sözleşmeli personel ile ilgili olarak öngörülenin ne olduğu konusunda hiçbir net ifade ortaya konulmamıştır. Sayın Bakanın açıklaması, genel idaredeki sözleşmelilere 3+1 sisteminin öngörüldüğünün beyanının yanında, yerel yönetimlerdeki sözleşmelilere yönelik oluşabilecek bir haksızlığı gidermek için ilgili düzenlemelerin yapıldığını/yapılacağını ifade etmekten öteye geçmemiştir.

Burada kastedilen haksızlığın ne olduğu, bu ifadenin hangi sonuçları doğuracağı, yapılacağı/yapıldığı ifade edilen düzenlemenin neyi içerdiği muğlaktır, açıklamada tatmin edici bir netlik mevcut değildir.

Başlığımızda, “umut fakirin ekmeği” ifadesini kullandık, ancak özellikle belediyelerdeki sözleşmeli personelin neyi umut edeceği bile ne yazık ki net değildir.

Daha önceleri de, bir çok vesile ile ifade ettiğimiz “sözleşmeliye kadro meselesi”, belediyelerdeki ve genel olarak ta kamudaki liyakat ve kariyer sistemini olumsuz etkileyen bir yapıya doğru gitmektedir.

Ancak ne yazık ki, sözleşmeli personelin tamamı istisnasız memur kadrosuna geçirilme saikiyle bu statüye girmek için can atan kişilerden oluşmaktadır. Yetkili ağızlardan, bunun aksine net bir açıklama da yapılmamıştır, yapılmamaktadır.

Sayın Bakanın 23 Ağustos’ta yaptığı açıklamada da, özellikle yerel yönetimlerdeki sözleşmeli personel için “kadro” söz konusu edilmemiş, kadronun verileceği dile getirilmemiştir. Ancak, öyle bir ifade kullanılmıştır ki, sözleşmeli personellerin tamamı bunun “kadro” sözü olduğu kanaatine varmıştır.

Yapılan açıklama herkesçe bu şekilde anlaşıldığına göre; Hükümetin artık kadroyu vermemesi söz konusu olmamalıdır, kanaatimizce de olmayacaktır. Kadro eninde sonunda verilecektir. 

Dolayısıyla beklentimiz bu kadronun verilme sürecinin kanuni düzenleme ile bir an önce bir takvime bağlanmasıdır. 

Bundan ötesi, duygularla oynanması ve umut tacirliği olacaktır.