Sokak Köpeklerini, İnsan Hayatına mı Tercih Edeceğiz?
John Locke; “Özgürlük, hiç kimsenin başkasının yaşamına, sağlığına, özgürlüğüne ve malına zarar vermemelidir.”
17. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan John Locke; “Özgürlük, hiç kimsenin başkasının yaşamına, sağlığına, özgürlüğüne ve malına zarar vermemelidir.” ve “İnsan haklarının uygulanması, korunması hem yasalarla hem de kurumlarla sağlanır.” der.
Anayasamızın 17. maddesi “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir...” ifadesiyle yaşama hakkını bütün hakların önünde tutar.
Son dönemde sık karşılaştığımız üzücü ve bir o kadar da tehlikeli aynı zamanda insan hayatını tehdit eden gerçeklerimizden birisi sokakları geçilemez hale getiren köpeklere yönelik önlem alınması hususudur.
Önlemi hangi kurum almalı, yasalar önünde sorumlu kim konusuna girmeden baştan belirtelim ki bu konuda “hayvan hakları”, “hayvan sevgisi” gibi kavramlarla insan hayatının karşısına çıkmak vicdani bir tutum ve de sağlıklı bir yaklaşım değildir.
Sokak köpeklerinden giriş yaptık ama sorun sadece sokak köpekleri değil; sahiplenilmiş, evde beslenen, köpeğe benzemeyen, avatar görünümlü, çenesiyle kamyonu peşine çekebilecek güçte, laboratuvarda üretilmiş köpek benzeri yaratıklar da kentlerdeki insan hayatını doğrudan tehdit eden bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Parkta, bahçede, sahilde, caddede, yürüyüş parkurlarında tasmalı ve tasmasız, ağız korumalığı takılmış veya takılmamış, göz göze gelmekten korktuğumuz bu köpek benzeri yaratıklara rastlamamız mümkün. Anında tepki verip, hayvanı böyle gezdirmenin yasak olduğunu söylesen sahibinin hayvanı üstüne salmayacağından kim emin olabilir? Veya sahibiyle tartışıldığını fark eden hayvanın saldırmayacağından emin olabilir miyiz? Abartı gibi gelebilir ama bu hayvanların çocuklara, kadınlara nasıl saldırdığını, yakaladığını nasıl parçaladığını, uygulanan onca kuvvete rağmen ısırdığını bırakmadığını, vahşiliklerini sosyal medyada, televizyonlarda izlemedik mi?
- Gaziantep’te 22 Aralık 2021 günü, oturdukları sitenin basketbol sahasında site yöneticilerine ait olan iki pitbull cinsi köpek tarafından saldırıya uğrayarak ağır yaralanan kafatası ve yüzünde ciddi doku kayıpları meydana gelen 4 yaşındaki Asiye Ateş’i vatandaşlar dakikalarca iki köpekten kurtarmaya çalıştı.
- Kastamonu’nun Seydiler ilçesinde 19 Ocak 2002’de, kar yağışının altında öz çekim yapmak isteyen 14 yaşındaki çocuğa, sokak köpekleri saldırdı. Yüzü parçalanan genç kız, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.
- Daha birkaç gün önce Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde iki çocuk okula giderken kuduz köpeğin ısırması sonucu yaralandılar ve tedavileri devam ediyor, kuduz olan bir çocuğun durumu ağır.
Bunlar hafızalarımızda daha taze olan olaylar…
Gelelim sorumlulara…
Başıboş veya sahiplenilmiş sokak köpeklerin; evde, sitede beslenen ve sokakta gezdirilen cins cins laboratuvar üretimi hayvanların olası tehlikelerine karşı gerekli önlemleri hangi kamu kurumları alacak? Mülki idare mi, belediyeler mi, ilgili bakanlıklar mı?
Kabul edelim ki kontrol altına alınmayan başıboş sokak hayvanları için sokaklar güvenilir bir mekân ya da yuva değildir. Bilakis, insanlara saldırma, kuduz gibi hastalıkları bulaştırma, insanları ısırma, hayvanların neden olduğu trafik kazaları (maddi hasar, ölüm ya da yaralanma ile sonuçlanan vakalar) gibi riskler mevcuttur. Gerek insan yaşamı ve hakları, gerekse de hayvanların yaşamı ve hakları bağlamında hayvanlara yönelik şiddetin ve kötü muamelenin görmezden gelinmemesi ve duyarlı olunması gerektiği gibi insanların uğradığı saldırılar ve zararları da görmezden gelme imkânı yoktur.
Kamu idarelerinin, vatandaşların kamusal alanda güven içinde dolaşabilmesi, spor ve yürüyüş yapabilmesi için gerekli ortamı sağlayacak hizmetleri yerine getirmeleri asli görevlerindendir. Sokakta sağlıklı ve güven içinde dolaşabilmek amacıyla önlem alınması bireylerin değil idarelerin görevidir. Kamu düzeninden, kamu idareleri sorumludur.
24/06/2004 tarihli ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile 12/05/2006 tarihli ve 26166 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nde “Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların toplatılması, bakılması, aşılanması, kısırlaştırılması” gibi pek çok konuda düzenleyici hükümler yeterince mevcuttur.
12/05/2006 tarihli ve 26166 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nin;
“Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların toplatılması” başlıklı 20 nci maddesinin birinci fıkrasının a bendinde “Belediyelerde sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması için ihtiyacı karşılayacak bir toplama ekibi kurulur.”; c bendinde “Eziyet edilmeden toplanılacak veya toplattırılacak sahipsiz hayvanlar, nakliye araçlarında kafesler içerisinde geçici bakımevlerine kısırlaştırılıp ve aşılattırıldıktan sonra tekrar geri bırakılmaları için nakledilir. Toplanan hayvanların nakil esnasında herhangi bir zarar görmemesi için tüm önlemler alınır”; ç bendinde “Gönüllü kuruluşlar, belediye ile işbirliği yaparak bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak sahipsiz hayvanları toplayabilir.” hükmü bulunmaktadır.
Konu, bir taraftan başıboş sokak hayvanlarının ısırma, yaralama, hatta korkutma suretiyle trafik kazasına ve ölüme sebebiyet verme şeklinde insanlara zarar vermeleri, diğer taraftan da hayvan hakları boyutu ile hassasiyet arz etmektedir
Bu nedenle Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından konunun tarafları ile 24 Ocak 2019 tarihinde “Hayvan Hakları Çözüm Çalıştayı” düzenlenmiş ve çalıştayda sokak hayvanlarına yönelik hukuki düzenlemeler, sokak hayvanlarıyla ilgili olarak yerel yönetimlerin çözüm uygulamaları ve önerileri, hayvan barınakları, hayvan haklarını koruma stratejileri ele alınmıştır. Söz konusu çalıştayın akabinde Kurum tarafından ‘Hayvan Hakları Çözüm Çalıştayı’ raporu hazırlanarak, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Hayvan Haklarının Araştırılması Komisyonu olmak üzere konunun muhatapları olan tüm ilgililere, yetkililere, kurumlara ve STK’lara gönderilmiştir.
Kamu Denetçiliği Kurumu, sokak hayvanlarının insanlara saldırması, ısırması ile ilgili bir şikayette;
- Kısırlaştırma ve aşılama faaliyetlerinin kırsal alanlarda ve köylerde de Bakanlık, İl Özel İdaresi gibi kuruluşlarca yapılarak sistem bütünlüğü sağlanması için Tarım ve Orman Bakanlığına Tavsiyede Bulunulmasına,
- Uzun vadede bir başarı sağlanması adına sokak hayvanları popülasyonu yönetim sistemine yönelik oluşturulan plan ve programın da bir ulusal politika haline getirilerek sağlık, eğitim, çevre, kırsal kalkınma gibi ulusal politikalara entegrasyonunu sağlanarak mevcut koşullara uyarlığının sağlanması için Tarım ve Orman Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına, Milli Eğitim Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına Tavsiyede Bulunulmasına,
- Sokaklardaki şikayete konu olan saldırgan ve sürü halinde gezerek insanlara zarar veren hayvanların acilen toplatılmasının ve kısırlaştırma ve aşılama gibi çalışmaların kesintisiz ve dikkatli bir şekilde yürütülerek daha dikkatli olunması için ilgili belediye başkanlığına tavsiyede bulunulmasına karar vermiştir.
Sonuç olarak insan hayatının korunması, yaşama hakkı bütün hak ve özgürlüklerin önündedir. Kişilerin ve sokakların güvenliğini, kamu düzenini sağlamak da devletin görevidir, kamu idarelerinin görevidir.
Yazımızda faydalandığımız Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kararına ulaşmak için tıklayınız.