Yerindelik Denetimi Bağlamında Bir Tekel Binasının Hazin Hikâyesi

Kamu yönetimi derslerinde idarenin denetimi anlatılırken, siyasal denetim, yargısal denetim, kamuoyu denetimi ve hiyerarşik denetim gibi yöntemler sayılır. 

Bizim teftiş sistemimizde kamu kaynakları kullanımına bakılırken şekil ve mevzuata uygunluk denetimi yapılır da yerindelik denetimi yapılmaz. 

İdari işlem ve eylemlerin ihtiyacı karşılayıp karşılamadığına bakılmaz.

Yüklenici marifetiyle yaptırılan (ihaleli) işlerde de durum böyledir. Yaptırılan işin mevzuata uygun olup olmadığına bakılırken plânlamanın doğru olup olmadığına, yapılan işin sorunu çözüp çözmediğine, işlevselliğine bakılmaz.

Şimdi size 90’lı yıllarda bir ilçemizde yapılan Tekel binasının hikâyesini anlatacağım:

İlçemizde yoğun tütün üretimi var, mevcut bina yetmiyor, yeni bina yapalım deniliyor ve ilçeye yeni bir Tekel Binası yapılıyor.

Bina bitmek üzere, Tekel müdürü binayı inceliyor, bakıyor ki binanın girişindeki depo ve yükleme, indirme bölümü araçların girip çıkabileceği yükseklikte inşa edilmemiş.

Zira buraya büyük büyük kamyonlar girecek, bantlardan gelen tütün balyaları kamyona yüklenecek ve sevk edilecek.

“Olmaz, bunu kabul edemem, inşaat şartnameye aykırı, kamyon girip çıkamayan Tekel binası olur mu hiç, bunu kabul edemem” diyerek yükleniciyi uyarıyor.

(Şimdi diyeceksiniz ki bina o seviyeye gelene kadar niye bakmadı, niye müdahale edilmedi?)

Yüklenici ise buraya kamyon sığar diyor, denemek için mevcut Tekel binasından bir kamyon yükleyip getiriyorlar, kamyon geliyor, depoya giremiyor, hatta zorla biraz sokmaya çalışıyorlar, deyim yerindeyse kamyon mahsur kalıyor!

Kamyon depoya giremiyor ama yüklenici firma her yere girip çıkıyor, siyasetçilere durumu anlatıyor, siyasetin ilçe başkanı devreye giriyor.

Müdüre binanın kabulünün yapılmasını rica ediyor, müdür de “ben bunu kabul edemem” deyince ilçe başkanımız tarihe geçecek meşhur sözünü söylüyor:

“Sen bilirsin müdür bey, sen kabul etmezsen kabul edecek birisi gelir, kabul eder!”

Netice itibarıyla müdür bey (tabii ki kendi isteğiyle görevden ayrılıyor), siyasetçimizin dediği gibi kabul edecek bir müdür geliyor.

Müdür geliyor gelmesine de işçiler de müdüre itiraz ediyor, bu şekilde çalışamayız, iş üretemeyiz diyorlar.

Müdür bey, kabulü yapıyor.

Geliyor tütün zamanları…

Kamyon gelip depoya yanaşıyor, yükleme yapılamıyor. Üstten iki büyük cam açıyorlar, camdan tütün balyalarını fırlatarak kamyonu yüklüyorlar. Daha sonra işçilerin bulduğu yöntemle üst kattan camdan dışarı bir rampa yapıyorlar ve kamyonları yüklüyorlar.

Kamu yönetiminde sadece şekil, evrak ve mevzuat denetimi yapıldıkça, dosyanın güzelliğine bakıldıkça kamyonların giremediği depolar, binalar, üst geçitler, alt geçitler, kavşaklar yıkılır, yapılır.

Oysa “yerindelik ve uygunluk denetimi”nin esas olması gerekir.

Bir yetkilinin “bu binayı bu şekilde kim tasarladı, projeyi kim çizdi, neye göre çizdi, işlevsel olmadığı halde nasıl onaylandı” diyerek hesap sorması gerekir.

Yerleşik içtihatlarımıza göre yargı mercileri, idarenin takdir yetkisini ortadan kaldıracak şekilde bir denetim yapamaz. Ancak idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka uygun olup olmadıklarına bakabilirler yani hukuka uygunluk denetimi yapabilirler. 

O halde yerindelik denetimini kim yapacak? Hiyerarşik denetim mi devreye girecek, kamuoyu denetimi mi olacak?

Yapılan işin ihtiyacı karşılayıp karşılamadığını, harcanan para ile ortaya çıkan eserin amaca uygun olup olmadığını kim denetleyecek? Yapılan iş, hedeflenen sonucu doğurmuyorsa ne olacak? 

Mesele de buradadır zaten, hesabı kim soracak, nasıl soracak; hesabı kim verecek, nasıl verecek?

“Sen kabul etmezsen kabul edecek birini buluruz” anlayışı devam ettikçe yıkıp yapmalar, aynı işi birkaç defa yapmalar, kaynakları çarçur etmeler devam edecektir.

Minare-kılıf atasözümüz güncelliğini koruduğuna göre şekil ve evrak denetiminden yerindelik ve uygunluk denetimine geçmedikçe bu işler düzelmeyecektir.

Tekel binası mı ne oldu?

Tütün işleri özelleştirildi, ilçede tütün de kalmayınca bina sorunu da ortadan kalkmış oldu.