Güncel Küresel Sorunlarla Mücadelede Belediyelerin Durumu

Günümüzde iklim değişikliği, salgın hastalıklar ve teknolojik yeniliklere uzak kalma gibi güncel sorunlar ulusal ve yerel tüm yönetim birimleri için önemli zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca, ortaya çıkan bu sorunlar, çoğu durumda sosyal eşitsizlikler gibi köklü sorunları da derinleştirdiği için karar alma süreçlerine görünenden daha büyük bir yük getirmektedirler. Neticede karşılaşılan karmaşıklık ve bilinmezlik ortamlarından kurtulmak için ise yönetim birimlerinin daha şeffaf ve yeniliğe açık bir konum almaları gerekmektedir.

Yeni karşılaşılan ve bir mücadele planına sahip olunmayan (ya da mücadele planının eksik kaldığı) durumlarda başarısızlık genellikle sorunun anlaşılmaması nedeniyle olur. Tam da bu nedenle yeniliklere açık olmak ve proaktif olmak önemlidir. İklim değişikliği ya da COVID-19 gibi büyük ölçekli sorunlarda sorunun geleceğine yönelik tahminler ve planlamalar genellikle küresel düzeyde yapıldığı için yerel etkilerin anlaşılması ve bu etkilere karşı mücadele verilmesi yerel süreçlere bağlı olmaktadır. Ayrıca hem kaynaklarının daha sınırlı olması hem de siyasal devamlılık endişesine sahip olmaları nedenleriyle potansiyel etkilerin ilk hedeflerinden olmalarına rağmen yerel yönetimler, büyük ölçekli sorunlara karşı uzun vadeli bir strateji yürütme kapasitesinden uzak kalmaktadırlar.  

Bu tür sorunlar öngörülen ve öngörülemeyen etkilere sahip olduklarından kısa vadeli planlarla mücadele edilmesi zordur. Sorunun çözümüne odaklanmak yerine riski en aza indirmek üzerine bir planlama genellikle tercih edilmektedir. Bu noktada karşımıza ulusal hükümet, özel sektör ve sivil toplum örgütleri ile yerel yönetimler arasındaki iş birliği ihtiyacı çıkmaktadır. Zira toplumun bilinçlendirilmesi, sosyal yardım ve destek, sağlık ve eğitim hizmetlerine destek ve temizlik ve benzeri belediye hizmetleri açısından COVID-19 sürecinde de şahit olduğumuz üzere belediyelere önemli görevler düşmektedir. Bu zamandan sonra da gerek iklim değişikliği ile gerek salgın hastalıklar ile gerekse diğer güncel sorunlarla mücadelede belediyelere görev düşmeye devam edecektir. Toplumda eşitsizliklerin ve diğer sorunların artmaması adına belediyelerin bu durumlarda kapasitelerinin daha fazla olmasının gerekliliği de açıktır. Bu nedenle başta iş birlikleri olmak üzere sorunlarla yerelde mücadele etmeye öncelik verilmesi ve bu kapsamda planlar yapılması elzem görünmektedir. Bu durumda hem kaynakların aktarımı ve bütçe düzenlemeleri açısından hem de planlamada iş birliği açısından merkezi yönetimin/karar vericilerin ayrıca bir sorumlulukları olduğunu belirtmemiz gerekir. Ayrıca sivil toplum inisiyatiflerinin de mücadelede aktif rol almaları için (AB vb. uluslararası örgütlerin yaklaşımında olduğu gibi) yerel düzeydeki iş birliklerine teşvik edilmeleri faydalı olacaktır.