Kırsala Dönüş Belediyeleri Rahatlatır mı?

Cumhuriyetle birlikte başlayan sanayileşme hamlesine rağmen 1970’li yıllara kadar Türkiye nüfusunun %70’i köylerde yaşamaktaydı. Günümüzde ise nüfusumuzun yaklaşık %80-85’i büyükşehirlerde ve/veya kentlerde yaşamaktadır.

Türkiye’deki kentleşme özellikle 90’lardan sonra o kadar hızlı olmuştur ki köylerden göç edip kentlere yerleşenler kent kültürünü edinmede, kent yaşamına alışmada, kentli olmakta zorlanmışlardır.

Alıştığı ezberi, hareket serbestliğini, rahatlığı, sosyal çevresi, geleneksel yaşam alışkanlıklarını, toprağını bırakarak kırsaldaki insanlar neden kente göç ediyorlar?

Asgari ücretle şehirdeki en ağır, en zor işi yapmayı niye tarıma, hayvancılığa tercih ediyorlar?

Aylık kazancı ev kirasına, elektriğe, suya, kömüre, doğalgaza, ulaşıma yetmeyen bu insanlar neden temiz havayı, yeşili, doğal gıdayı bırakıp köyden kaçıyorlar?

Şehirde kazandığı parayla bırakın tiyatroya, sinemaya, gezmeye gitmeyi geçimini dahi sağlayamayan bu insanlar neden köyde durmuyorlar?

Bu ve benzeri sorulara köyde doğmuş büyümüş, ilk ve orta öğrenimini köyünde tamamlamış, bir ayağı köyde diğer ayağı şehirde olan birisi olarak kendi gözlemlerime göre cevaplar verebilirim ama esas olan sosyoloğundan ekonomistine, siyasetçisinden yerel yöneticisine kadar bu soruların cevabının aranması ve kırsala dönüşün teşvik edilmesine yönelik politikaların oluşturulmasıdır.  

Kent nüfusunun kırsal yerleşim aleyhine dengesiz ve hızlı artışı yerel yönetimlerin ihtiyacı karşılama ve hizmet üretme konularında kaynak ve insan kaynakları kapasitelerinin üzerinde bir yük altına girmesine, doğal olarak da sağlıklı ve yaşanabilir bir kent oluşturmada yetersiz kalmalarına neden olmaktadır.

Kentleşme ve kırsala dönüş tercihlerinin getireceği düzen pek çok açıdan irdelenebilir. Bu konuları bilimsel çalışmalardan okuyor ve çalışıyoruz, ileriki yazılarımızda konu konu tespit ve önerilerimizi sizlerle paylaşacağız. 

Bu aşamada bazı saptamaları yaparsak, en azından konunun özünü yakalamış oluruz.

Şüphesiz kendi ihtiyaçlarını karşılayabilen, en azından çocuğu liseye gidene kadar köyünde, beldesinde şehir düzeyinde eğitim imkânı olan, ürünü para eden, ürünü elinde kalmayan, peynirini yapabilen, yumurtasını üretebilen, istediğinde ya da canı sıkıldığında şehre kolaylıkla ulaşabilen bir kırsal yerleşim modeli kente göçü azaltacaktır. 

Bu durum büyükşehirlerin, kentlerin altyapı sorunlarını azaltacak, yerel yönetimlerin hizmet yükünü hafifletecek, kaynakları ile kentin normal kapasitesi nispetinde daha verimli hizmetler yapabileceklerdir.

Nüfusun kentlerde yoğunlaşmasıyla tarım alanları imara açılacak-açılmaktadır-, tarımsal üretim alanları dolayısıyla gıda üretimi ve hayvansal ürünler azalacak, üretmeden hazır olanı tüketen bir toplum yapısı ortaya çıkacak, meyve sebze ve hayvansal ürünler pahalı olacak, gelir yetmeyecek, şehirde yaşayan ama gelir yetersizliği nedeniyle sinema, tiyatro, gezme, yeme içme gibi kent yaşamının bir parçası olan kültürel ve sosyal faaliyetlerden mahrum, mutsuz bir kentli insan tipi ortaya çıkacaktır.

Dolayısıyla gerek mutlu bireylerden mürekkep bir kent ve kırsal hayat için gerekse altyapı, ulaşım, kültürel ve sosyal hizmet yükünü azaltmak ve yaşanabilir bir kent oluşturmak için merkezi idare ve yerel yönetimlerin kırsala dönüşü desteklemeleri devletimizin, yerel yönetimlerimizin ve insanımızın hayrına olacaktır.