Kadim Şehirlerde Asfalt Tutmaz..!

Kadim, başlangıcı geçmişin derinliklerinde bulunan ve çok eskilere uzanan; “öncesiz” anlamlarında kullanılan bir sıfattır. 

Kadim devlet anlayışımız, kadim şehirlerimiz, kadim dostlarımız tabirleri bizim kültürümüzde kıymetli ifadelerdir.

En çok da kadim dostum deriz; eskiye dayanan, eskimeyen, kıymetli olan bir dostluk ifadesidir bu.

Kadim şehirler geçmişten günümüze inanç, kültür, sanat, edebiyat, tarih ve medeniyet gibi insanlık kültürünün oluşumuna ve değişimine ev sahipliği yapmış önemli kültürel merkezlerdir. Konya, Kayseri, Gaziantep, Antakya, Bursa, İstanbul, Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, İzmir, Trabzon, Sinop, Antalya gibi kentler kadim kentlerimizdendir.

Kadim kentlerde farklı kültür ve inançlar, birbirleriyle etkileşim halinde ama kendine has bir ahenk içinde bir arada yaşarlar. 

Kadim kentlerde farklı inanç ve kültüre sahip halklar huzur ve güven içinde yaşarlar, birbirine saygı duyarlar.

Kadim kentlerde caddeleriyle, parklarıyla, binalarıyla her sokak bir tarihtir, bir kültürdür, bir inancı ifade eder. Geçmişten günümüze süregelen şehrin simgesi olmuş bu yapı ve mekânlar, hatta yaşam tarzı ve gelenekler nerdeyse insanlık tarihi kadar eskidir.

Ihlamur kokan sokaklarıyla, bahçeli konaklarıyla, kaldırım taşlarıyla, parke taş caddeleriyle, sofalı evleriyle mutlu, huzurlu kent sakinleriyle bir bütündür kadim şehirler.

Bu kentlerin sahip olduğu tarihsel kimlikte, farklı halkların ve kültürlerin izleri hayat bulur, farklı inançlar bir arada yaşar. Bu tür kentlerde plânlanacak yeni yapılaşmalarda, kültürel mirasın yok olmaması, tarihi izlerin ve kent kimliğinin korunması ve geleceğe aktarılması hayati önem arz eder.

Kadim şehirlerin bütün değerleriyle tespiti, yaşatılması, takip edilmesi ve denetlenmesi hususunda belediyelerimizin ve özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın son derece duyarlı ve kararlı olması gerekir.  Baskı nerden gelirse gelsin şehrin kimliğini bozacak alt ve üst yapılara hiçbir şekilde izin verilmemelidir. Vebali vardır, vicdani sorumluluğu büyüktür. Kadim şehirlerin taşlarıyla oynamak, bu güzelliklerden mahrum olarak yaşamak zorunda bırakılacak olan gelecek nesillere yapılacak en büyük haksızlık olacaktır.

Parke taş ile döşenmiş caddelerde yer altına hizmet götürülürken sökülen taşlar çöpe atılmaz, itinayla sökülür ve muhafaza edilir, itinayla yerine koyulur. Parke taş yerine beton yapılmaz, asfalt dökülmez. İdeali budur, tarihe saygı bunu gerektirir, geçmişten geleceğe köprüyü ancak bu şekilde davranırsanız kurmuş olursunuz.

Eğer bu hassasiyetle davranmaz iseniz, yaptığınız asfalt değildir sadece, şehrin tarihi kimliğini de asfalt kaplı mezara gömmüş olursunuz. 

Bilinmelidir ki yaparsınız ama kadim şehirlerde asfalt tutmaz, tarih sizi eninde sonunda yargılar ve emin olunuz hiç de hoş seda ile hatırlamaz.