Teravihsiz Ramazanlar, Bir Kültürü Yok Eder mi?

“…

Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.”

Bizim inanç kültürümüzde kandil geceleri ile teravih ve bayram namazları farz olmamasına rağmen önemli yer tutar. Farz ibadetleri yerine getiremeyen pek çok kişi bayram namazına gitmemezlik etmez, kandil geceleri camiler dolup taşar.

Teravih namazları ise bambaşka bir ruh iklimidir. Şehirlere, beldelere, mahallelere, köylere bambaşka bir çehre katar, huzur katar. İftar sonrasında ilk soluklanılan yer en yakındaki çay ocağıdır. Özellikle köylerde akşam ezanından çok kısa bir süre sonra sanki iftarını açmadan çay ocağına gelen insanları görürsünüz. 

Teravih sohbetleri ramazanın olmazsa olmazlarındandır. Teravih öncesinde çay eşliğinde başlayan sohbet yatsı ezanının okunmasıyla cami merdivenlerine kadar devam eder. Namaz sonrasında kaldığı yerden devam eder. Şehirlerde pek olmasa da kırsalda köylerde bu sohbet sahura kadar devam eder. Kişi bu sohbetten kalkar eve gider, evdekileri sahura kaldırır.

Böyle bir tadı vardır Ramazan akşamlarının, teravih namazlarının…

Malûm salgın sebebiyle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da alınan önlemler doğrultusunda teravih namazları kılınamıyor. Bayram namazı ve bayramda dolaşım serbestliğinin olup olmayacağı da henüz belli değil.

Teravih olmayınca camilerdeki ışıklı mahyaların tadı yok, Sultanahmet meydanının tadı yok, Sülaymaniye’nin, Ayasofya’nın tadı yok, Eyüp Sultan’ın boynu bükük, Şehr-i İstanbul mahzun…

Girişte dizelerine yer verdiğimiz büyük şairimiz Yahya Kemal Beyatlı, “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirinde bütün insani duyguları yaşar, adeta Türk tarihini özetler. Şiirin sonunda da;

“Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine 
Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine

Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı” 
diyerek şükreder, gönül huzurunu bulur.

Mecburiyetten sokağa çıkamamak, iftar sonrası eve hapsolmak, teravih sohbeti yapamamak, ramazanın tadını çıkaramamak, nihayetinde şaire en güzel duyguları yaşatan bayram namazına gidememek hüznüyle bir ramazanı daha geçiriyoruz.

Dileriz ki bu ramazan teravihsiz, bayramsız son orucumuz olur. Ramazan kültürü kentlerimizin kadim değerlerindendir. 

Teravihsiz yeni normalin, bir kültürü yok etmemesi en önemli temennimiz olmalı, bu yönde çaba göstermeliyiz. Bu manada belediyelerimiz, izlediğimiz ve gördüğümüz kadarıyla pandemi ortamında ve sıkı tedbirlere rağmen ramazan kültürümüzü yaşatmak için büyük bir çaba içerisindeler. Bunu önemsiyoruz.

En kısa sürede, sağlıkla yeniden ramazan sohbetlerine kavuşmak dileğiyle…