Belediye Şirketlerinin Yönetim Kurullarının Belirlenmesinde Yargı da Hem Fikir Değil!
2019 mahalli idareler seçimlerinden itibaren belediyeleri ilgilendiren sorun alanlarından en önemlilerinden bir tanesi belediye şirketlerinin yönetim kurullarının ve hatta yöneticilerinin nasıl belirleneceği hususu olmuştur. Konuyu tartışan tarafların, özellikle de medyada yapılan değerlendirme ve yorumların bir çoğu, konuya ilişkin kavramların tam bilinmiyor olmasından veya konuya hukuki zeminden değil de başka açılardan bakılıyor olması nedeniyle, doğru analizler […]
2019 mahalli idareler seçimlerinden itibaren belediyeleri ilgilendiren sorun alanlarından en önemlilerinden bir tanesi belediye şirketlerinin yönetim kurullarının ve hatta yöneticilerinin nasıl belirleneceği hususu olmuştur.
Konuyu tartışan tarafların, özellikle de medyada yapılan değerlendirme ve yorumların bir çoğu, konuya ilişkin kavramların tam bilinmiyor olmasından veya konuya hukuki zeminden değil de başka açılardan bakılıyor olması nedeniyle, doğru analizler yapılamadığına şahit olunmaktadır.
Bu nedenledir ki, haber sitelerinde bir Ticaret Mahkemesinde açılan dava sonucunda verilen karara Danıştay nezdinde temyize başvurulduğu ifade edilebiliyor.
Ticaret Mahkemesinin Adli Yargı içerisinde yer aldığını, bu mahkemelerden verilen kararların ancak adli yargıya dahil istinaf mahkemeleri veya Yargıtay nezdinde incelenebileceğini, veya Danıştaya ancak idare mahkemelerinin verdiği kararların nihai olarak taşınabileceğini ayırd edemeyen değerlendirmelerle konu açıklanmaya çalışıldığı için tartışmalar devam edip gidiyor.
Bu nedenle, BelediyeHaber olarak, doğru bilgilendirme yapma sorumluluğuyla, son günlerde basına yansıyan yargısal süreçleri analiz ederek konuyu aydınlatmayı uygun bulduk.
Süreç nasıl başladı
Ticaret Bakanlığı’na bağlı İç Ticaret Genel Müdürlüğü, 24 Nisan 2019 tarihinde “Bakanlığımıza yazılı ve sözlü olarak yapılan başvurulardan; belediyenin aynı zamanda tüzel kişi yönetim kurulu üyesi veya müdürü olduğu belediye iştiraki şirketlerde, yönetim kurulu veya müdürler kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsil etmek üzere yetkilendirilen gerçek kişilerin değiştirilmesine yönelik tescil taleplerinde ve yine pay sahibi belediyeyi temsilen şirketlerin genel kuruluna katılacak temsilcilerin belirlenmesinde, belediyedeki hangi organın (belediye başkanı, belediye encümeni, belediye meclisi) kararının aranması gerektiği hususunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır” ifadelerini de içeren yazısıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nden görüş istemiştir.
Bu görüş talebi üzerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğünün de 20 Mayıs 2019 tarihinde gönderdiği cevabi yazısında, belediye şirketlerinin yapısı ve belediye meclislerinin görevlerine ilişkin yaklaşık beş sayfalık uzun bir hukuki değerlendirmenin ardından belediye şirketlerinde yönetimi atama yetkisinin belediye meclisinde olduğuna dair görüş bildirilmiştir.
Bunun üzerine Ticaret Bakanlığı’nın tüm ticaret sicil müdürlüklerine gönderdiği 15/05/2019 tarih ve 50035491-431.04-e-00044345462 sayılı genelgesinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü görüşü doğrultusunda işlem yapılmasının istendiği, yani belediye meclisi kararı olmadan işlem tesis edilmemesi yoluna gidildiği kamuoyunca bilinen ve son yerel seçimlerden itibaren tartışma konusu olan bir husustur.
Konu siyasi mülahazalı tartışmaları da içerecek bir şekilde, yargıya taşınmış, hatta yargı kararları da siyaseten değerlendirilerek ya eleştirilmiş, ya da taraf bulmuştu.
Son zamanlarda kamuoyuna yansıyan Danıştay İdari Dava Dairelerinin henüz gerekçeli kararının açıklanmadığı kararı ile Yargıtay tarafından verilen kararların bir birinin aksine olduğuna şahit oluyoruz.
Dava süreçleri nasıl işledi
Bu kararlardan biri, İzmit Belediyesinin açtığı davada, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.07.2019 tarih ve 2019/296 E. – 2019/446 K. sayılı kararda şirket yönetimini atama yetkisinin belediye başkanında olduğu belirtilmesi üzerine, karar Kocaeli Ticaret Sicil Müdürlüğünce Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinde istinafa taşınmış, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi de şirket yönetimini atama yetkisinin belediye başkanında olmasına ilişkin Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi kararını haklı bulmuştur.
Bunun üzerine dava, konuyla ilgili son sözü söylemeye yetkili Yargıtay’a temyize götürülmüş ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/450 E.; 2020/5812 K. Nolu hükmünde konuyla ilgili olarak aynen “Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” denilmiş ve ilk derece mahkemesi kararı kesin olarak “ONANMIŞTIR”.
Bu karara göre, yani Yargıtay 11. Hukuk Dairesine göre belediye şirketlerinde yönetimi atama/belirleme yetkisi belediye başkanındadır.
Bu, konunun adli yargıda devam eden sürecinin nihai sonucudur.
Ancak, bunun yanında Ankara Büyükşehir Belediyesinin başlattığı idari yargı süreci biraz daha farklı yürümüş, Ticaret Bakanlığı’nın 15/05/2019 tarih ve 50035491-431.04-e-00044345462 sayılı genelgesinin iptali için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca açılan “idari” davada sonuç farklı olmuştur.
Son günlerde medyaya yansıyan haberlerden anlaşıldığı kadarıyla, yukarıda da belirttiğimiz üzere Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, iptal davasına ilişkin yürütmeyi durdurma talebini reddetmiştir. Bunun anlamı da şudur: Ticaret Bakanlığı’nın 15/05/2019 tarih ve 50035491-431.04-e-00044345462 sayılı genelgesi yürürlüktedir ve bu genelgeye göre, şirketlerin yönetim kurullarını belirleme ve yönetici atama yetkisi belediye meclislerindedir.
Buna karşılık, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin kararına göre belediye başkanının yönetim kurulunu belirleme kararını, ticaret sicilleri işleme koymak zorundadır.
Bu iki birbirinin tersi durum karşısında akıllardaki soru; “Belediye şirketlerinin yönetim kurulları Danıştay kararına göre mi Yargıtay kararına göre mi belirlenecek?” sorusudur.
BelediyeHaber olarak yaptığımız değerlendirmeye göre; gerek 5393 sayılı Belediye Kanunu ve gerekse diğer mevzuatta belediyelerin şirketlerinin yönetim kurullarının belediye meclislerince belirleneceğine ilişkin bir düzenleme yoktur ve bu açıdan Yargıtay 11 inci Dairesinin kararı doğru ve yerinde bir karardır.
Basına yansıyan, ancak gerekçeli halini bilmediğimiz Danıştay İdari Dava Daireleri kararı hakkında bir değerlendirme yapmamız söz konusu değildir.
Kanaatimizce, bu sorun bir an önce çözülmelidir.
Yargıtay 11 inci Dairesinin kararı, şimdiye kadar yapılan uygulamaya uygun bir karardır ve katıldığımız bir karardır.
Buna karşılık, basına yansıyan husus doğru ise Danıştay İdari Dava Dairelerince verilen karar, 2014 öncesindeki uygulamaların tamamının yanlış olduğu gibi bir sonucu doğuracaktır ki bu husus, belirtilen tarihlerde belirlenen şirket yönetimlerinin, bunların verdikleri kararların, bunların aldıkları huzur haklarının hukukiliği tartışması doğacak, ayrı bir tartışma ortamı ile karşı karşıya kalınacaktır.