Yeni Hayvan Hakları Yasası ve Yerel Yönetimler
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsAppAv. Gülşah Görür Sarıçam Belediyesi Hukuk İşleri Müdürü (Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı) Ülkemizde Hayvan Hakları alanında geçerli olan yasa 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunudur. Ancak Yasa günümüzde ne yazık ki beklentileri karşılama noktasında yetersiz kalmış bir yasa olup, kamu vicdanında da artık karşılık bulamamaktadır. Hayvana […]Av. Gülşah Görür Sarıçam Belediyesi Hukuk İşleri Müdürü (Adana Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı)
Ülkemizde Hayvan Hakları alanında geçerli olan yasa 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunudur. Ancak Yasa günümüzde ne yazık ki beklentileri karşılama noktasında yetersiz kalmış bir yasa olup, kamu vicdanında da artık karşılık bulamamaktadır. Hayvana karşı şiddet işkence ve her türlü kötü muamele karşısında Sahipli Sahipsiz Hayvan ayrımı gözetmeksizin Faillere Hapis Cezası öngören ve Yerel Yönetimlerin de Hukuki ve Cezai Sorumluluğa tabi olduğu bir temelde yeni bir yasa beklentisinin ve talebinin önünde durabilmek artık çok mümkün değildir.
Nitekim Türkiye Büyük Millet Meclisi 27. Yasama Dönemi 3. Yasama Yılı içerisinde “HAYVANLARIN HAKLARININ KORUNMASI İLE HAYVANLARA EZİYET VE KÖTÜ MUAMELELERİN ÖNLENMESİ İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA KURULAN MECLİS ARAŞTIRMASI KOMİSYONU RAPORU” EKİM 2019 tarihinde tamamlanmıştır. Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla 12 Milletvekilinden oluşan Meclis Araştırması Komisyonunca sürdürülen görüşmelere bir çok baronun Hayvan Hakları Komisyon ve Kurul temsilcisi avukatlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Türkiye Belediyeler Birliği temsilcileri, bir çok belediyede görev yapan Veteriner Hekim ve Veteriner İşleri Müdürleri, Üniversite Temsilcileri, Tarım Orman Bakanlığı DKMP Temsilcileri katılmış, karşılıklı istişareler ile sorunlar ortaya konulmuş ve çözüm yolları önerileri üzerinde konuşulmuştur. Şahsımın da bizzat katılım sağladığı görüşmeler neticesinde, Meclis Araştırma Komisyon raporu oluşturulmuş ve son halini almıştır.
Günümüzde Hayvana Şiddet İşkence ve Kötü Muamele Uygulan Bireylere yönelik adli ve idari yaptırımların haricinde konuşulması gereken en ciddi sorunlardan biri BELEDİYELERİN DE KONU İLE ALAKALI TABİ TUTULMASI GEREKEN İDARİ VE CEZAİ SORUMLULUKLARI HUSUSUDUR. Zira bugün ne yazık ki birçok hayvan hakkı ihlali ve toplu hayvan katliamları bazı belediyelerce gerçekleştirilmektedir. İş bu durum Meclis Araştırma Komisyon toplantılarında da katılımcılarca defaten dile getirilmiş ve konu ile alakalı olarak çözüm önerileri üzerine konuşulmuştur.
Komisyon raporu uyarınca, yasalaşması beklenen hayvan hakları yasa tasarısının içeriğini oluşturacağını düşündüğümüz, beklediğimiz ve dilediğimiz hususların, yerel yönetimlerin yükümlülükleri açısında getirmesi beklenen düzenleme ve değişiklikler ana başlıklar ile şunlardır:
1. Öncelikle ŞEHİRLERDE POPULASYON KONTROLUNU SAĞLAMAK amacı ile uygulanması önerilen tek yöntem kısırlaştırma olup, kısırlaştırmanın başarıya ulaşabilmesi ancak tüm ülke çapında seferberlik halinde uygulanmasıyla mümkündür.
Bu amaçla öncelikle şehirlerdeki sahipli ve sahipsiz hayvan sayısının, coğrafi olarak dağılımının tespit edilmesi ve buna göre hareket edilmesi öngörülmektedir. Kısırlaştırma sürecinin doğru yönetimi için, belediyelere bütçe tahsisi, veteriner hekim, yardımcı teknik personel ve destek personeli istihdamı ivedilikle gerçekleştirilmei, kısırlaştırma operasyonunun bir cerrahi girişim olduğu gerçeğiyle asgari teknik koşulları mevzuatla belirlenen klinik ve kısırlaştırma merkezleri ile hayvanların operasyon sonrası bakımları için gerekli barındırma alanlarının planlanmalı, hayvanların yakalanabilmesi için tüm personele yönelik eğitimlerin düzenlenmesi ve gerekli donanımın temini sağlanmalıdır.
2- Belediyelere, hayvanların korunmasına yönelik faaliyetleri için gelecek yılın bütçesini belirlerken bir önceki yıla ait gerçekleşmiş bütçenin belli bir oranında ödenek koyma zorunluğu getirilmelidir. Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığınca yerel yönetimlere yönelik desteğin kapsamı ve miktarı genişletilmelidir.
3- Yerel yönetimler hazırladıkları stratejik planlarda hayvanlarla ilgili çalışmalar konusunda Bakanlığa bilgi vermeli, bakanlık bu konuda yönlendirme ve planlama yapmalıdır.
4- Hayvan refahı ve sağlığı açısından önemli risk doğuran, belediyelerin bakımevi kurma sorumluluğunu devralarak sürekli ve uzun vadeli popülasyon kontrolü yapılmasına engel olan, yine aynı nedenle, hayvanlara rutin sağlık hizmeti sunulamaması sonucunu doğuran belediyelerin mobil kısırlaştırma ünitelerinin ve buna yönelik mevzuat düzenlemesinin ivedilikle ve bütünüyle kaldırılması gereklidir.
5- Sokağa terk edilen bir hayvanın sahipli olduğunun anlaşılabilmesi için, kimliklendirmeye ilişkin mevzuat ivedilikle yürürlük kazanmalıdır. Kimliklendirme belediyelerin birbirlerinin sınırlarına hayvan bırakmasının da önüne geçecektir.
6-Kanunun etkin bir şekilde uygulanabilmesi maksadıyla sahipsiz hayvanların rehabilitasyonu ile ilgili yükümlülüklerini (hayvan bakımevi kurulması, kısırlaştırma, aşılama, tedavi) yerine getirmeyen yerel yönetimlere yaptırım uygulanmasına dair kanuna hüküm eklenmesi, kanunun etkin bir şekilde uygulanabilirliğini sağlayacaktır. Kısırlaştırma ve hayvanların korunmasına yönelik diğer uygulamaları gereği gibi yapmayan yerel yöneticilere adli ve idari yaptırım uygulanmalıdır.
7- 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediyelerin görev ve sorumluluklarını düzenleyen 14 üncü maddesinde, belediyelerin hayvanlarla ilgi görevi/görevleri yer almalıdır. Hayvan bakımevlerinde çalışacak personelin çalışma alanları ve görev tanımlarının belirlenmesi, tüm personele eğitim ve sertifikasyon zorunluluğu getirilmesi, sertifikası olmayan personelin buralarda çalıştırılmaması önem arz etmektedir.
8- Hayvan bakımevlerinin şeffaf şekilde yönetilmesi, kamerayla izlenmesinin mümkün hale getirilmesi önerilmektedir.
9- Geçici hayvan bakımevleri kapsamı, 5996 sayılı Kanunda tanımlandığı şekliyle klinik, izolasyon/karantina birimi; hayatını tek başına idame ettiremeyecek derecede hasta ya da engelli hayvanların barındırıldığı birimler; sahiplendirme, mama hazırlama ve üretim, atık toplama gibi birimler olarak tam teşekküllü olmalıdır.
10- Belediyelerin geçici hayvan bakımevlerinde yirmi dört saat nöbetçi veteriner hekim bulundurulmalıdır.
11- Sahipsiz hayvanların beslenmesi maksadıyla, yerel yönetimler tarafından hayvanseverlerle işbirliği içerisinde belirlenecek beslenme odaklarının oluşturulması ile serbest yaşayan hayvanlara ilişkin süreçlerin çevre kirliliği ve hijyenle alakalı problemlere sebebiyet verilmeksizin sistematik ve daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi mümkün olacaktır. (5199 sayılı Yasa’da her ne kadar belediyelerin yerel hayvan koruma görevlileri ile koordineli şekilde çalışmasını öngörmüş olsa ise de uygulama bu durum ne yazık ki söz konusu olmamıştır.)
12- Havai fişek kullanımının yasaklanması, hayvan dövüşlerinin önüne geçilmesi ve fayton kullanımının kısıtlandırılması konusunda da yerel yönetimlere sorumluluk getirilmesi öngörülmektedir. (Meclis Komisyonu faytonların tüm yurtta bütünüyle kaldırılmasının uygun olacağı değerlendirmesini yapmıştır. Ancak, faytonların yüzyıllardır kullanıldığı, tarihi ve kültürel miras değeri taşıdığı bazı noktalarda, belirlenecek standartlar dahilinde, atlı fayton çalıştırılmasına izin verilebileceği değerlendirilmiştir. Görüşmelere katılan hayvanseverler, hayvan hakkı savunucularınca Atlı Faytonun tüm yurtta tamamen yasaklanması talebi iletilmiş olsa da “Fayton taşımacılığının tarihi değer taşıdığı alanların belirlenmesi ve bunlar arasından seçim yapılarak fayton çalıştırılmasına izin verilecek yerlerin kararlaştırılması, belirlenecek alanlarda, düz ve kısa bir rotada, sınırlı sayıda faytonun hazırlanacak bir mevzuat çerçevesinde çalıştırılması, faytonların ulaşım amacıyla kullanılmaması, ulaşım gereksinimi olan bölgelerde ivedilikle elektrikli ulaşım araçlarının kullanımına geçilmesi” öngörülmüştür.) Bu vesile ile bir kez daha belirtmek isteriz ki, atlar için eziyet haline gelen atlı fayton uygulamasının tüm yurtta tamamen-istisnasız şekilde sonlandırılması gerektiğine inanmaktayız.
Geleneklerinde, tarihinde, inancında hayvan sevgisine her daim rastladığımız güzel Ülkemizde hala hayvanların öldürülmesini, şiddet, işkence ve kötü muameleye maruz kalması hem hukuken hem de vicdanen kabul edebileceğimiz bir durum değildir. Hayvanların Yaşam Hakkını güvence altına alan bir Hayvan Hakları Yasasının en kısa zamanda yürürlüğe girmesi dileğiyle…