Görevden Almalarda İdarelerin Takdir Yetkisinin Sınırları

Bu başlık altında atamaya konu bir idari işlemin idari yargı yoluyla dava edilmesinde İdare Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay’ın birbirinden farklı kararlarını inceleyeceğiz.

Başka bir deyişle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinin idareye vermiş olduğu takdir yetkisinin kullanımında İdare, İdare Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay’ın farklı değerlendirmelerini göreceğiz.

Davaya konu olan idari işlem, bir büyükşehir belediyemizde “Daire Başkanı” olarak atanan bir kişinin, daha sonra bu görevden alınarak bir Şube Müdürlüğü emrine “Uzman” olarak atanması işlemidir.

İdare, kamu gücünü kullanarak “idari işlem” dediğimiz tek taraflı kararlarla kişilerin hukuki statülerinde değişiklikler yapar. İdareler, hukuki işlem tesis ederken bağlı yetki ile değil de takdir yetkisini kullanarak hareket ettiğinde bu yetkinin sınırları her zaman tartışma konusu olmuştur. Takdir yetkisinin idari işlemlerde aranan yetki, şekil, konu, sebep ve amaç unsurları yanında objektif, hukuka uygun, hizmetin gereği ve kamu yararı tesis edilmesi amacıyla kullanılması son derece önemlidir.

Takdir yetkisiyle ilgili rahmetli Prof. Dr. Ali Ülkü AZRAK hocamızdan öğrendiğimizi ifade edecek olursak; “İdari işlemlerde takdir yetkisi, nesnel (objektif) ölçüler içinde yasal amaca ve kamu hizmeti gereklerine uygun biçimde kullanılmalıdır.”

İdareler, mevzuatın kendilerine tanıdığı hareket alanında özellikle bürokratik atamalarda bu ölçüler doğrultusunda takdir yetkisini kullanmaktadır. Başka bir deyişle idare, bir işlem veya eylem tesis ederken kendisine serbest bir hareket alanı tanınmışsa burada takdir yetkisinden söz edilir.

Takdir yetkisinin kullanımı şeklindeki atamalarda idari işlemlere dayanak teşkil eden Devlet Memurları Kanunu’un “Memurların Kurumlarınca Görevlerinin ve Yerlerinin Değiştirilmesi” başlıklı 76. maddesi; “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.

Memurlar istekleri ile, kurumlarında kazanılmış hak derecelerinin en çok üç derece altında aynı veya başka yerlerdeki kadrolara atanabilirler. Aşağı dereceye atananların 68. maddede yazılı süre kaydı aranmaksızın eski derecelerine tekrar atanmaları mümkündür.

Kazanılmış hak derecelerinden aşağı derecelere atananların aylık derece ve kademeleri genel hükümlere göre tespit edilmekle beraber, atandıkları bu derecelerde geçirdikleri süreler (kesenek ve karşılık farklarının kendileri tarafından her ay T.C. Emekli Sandığına gönderilmesini kabul etmeleri şartıyla) emeklilik yönünden eski derecelerinde değerlendirilir.” hükmünü içermektedir.

Söz başında ifade ettiğimiz gibi burada dava konusu olan, bir büyükşehir belediyemizde “Daire Başkanı” olarak atanan bir kişinin, daha sonra bu görevden alınarak bir Şube Müdürlüğü emrinde “Uzman” olarak atanması işlemini irdeleyeceğiz.

Süreci anlatacak olursak;

Davacı tarafından Büyükşehir Belediye Başkanlığında Daire Başkanı olarak görev yapmakta iken bu görevden alınarak Şube Müdürlüğüne Uzman olarak naklen atama işleminin iptali talep edilmektedir.

İdare Mahkemesi tarafından atama işleminin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak, takdir yetkisi sınırları içinde tesis edildiği, bu yetkinin hizmet gerekleri dışında bir nedene dayandığına dair somut veri bulunmadığı, ilgilinin öğrenim durumu, kamu hizmeti geçmişi ve kariyeri açısından müktesebine uygun görev unvanı korunduğu ve gözetildiği dikkate alındığında dava konusu işlemde hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi tarafından davacının görevden alınmasını gerektirecek nitelikte somut bir tespitin bulunmadığı gibi, görevinde başarısız olduğu, yetersiz kaldığı ve herhangi bir olumsuz davranışının bulunduğu hususları da hukuken kabul edilebilir somut tespitlerle ortaya konulmadığından, dava konusu işlemde sebep ve maksat yönlerinden hukuka uygunluk, davayı reddeden Mahkeme kararında ise hukuki isabet görülmediği; nitekim benzer bir uyuşmazlığa ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 27/05/2021 günlü, E:2021/15999, K:2021/1794 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, idare mahkemesinin kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.

İdare tarafından personel kurum içi yer değişikliklerinin kamu hizmetinin etkin ve verimli kullanılabilmesi için insan kaynakları politikası gereği yapıldığı, bu durumun hizmet gereği ve meri mevzuat çerçevesinde, ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinin idareye vermiş olduğu takdir yetkisi çerçevesinde gerçekleştirildiği, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.

Danıştay 2. Daire Başkanlığının verdiği kararın gerekçesi ise şu şekildedir: 

657 sayılı Kanun’un 76. maddesi ile davalı idareye, personelini atama konusunda takdir yetkisi tanındığı açık olup; bu yetkinin ancak, kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yargı içtihatlarıyla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Davacının geçmiş hizmetleri incelendiğinde; idarenin, davacıyı Daire Başkanlığı kadrosuna 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinde ifadesini bulan takdir yetkisi kapsamında atadığı görülmekte olup, davalı idarenin atama konusunda sahip olduğu bu yetkinin davacıyı görevden alma konusunda da mevcut olduğunun kabulü noktasında tereddüt bulunmamaktadır.

Yapılan incelemelerde söz konusu işlemin hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olarak tesis edildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesinin … günlü, E:… K:… sayılı kararının kaldırılması, dava konusu işlemin iptaline ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.

DEĞERLENDİRME:

Süreci özetlersek;

• Büyükşehir Belediye Başkanlığında Daire Başkanı olarak görev yapmakta iken bu görevden alınarak Şube Müdürlüğüne Uzman olarak naklen atama işleminin iptali talep edilmiş,

• İdare mahkemesi bu işlemi takdir yetkisinin kullanılması şeklinde değerlendirerek hukuka uygun bulmuş,

• Bölge İdare Mahkemesi ise ilgilinin görevden alınmasını gerektirecek nitelikte somut bir tespitin bulunmadığı gerekçesiyle idari işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek idare mahkemesi kararının kaldırılması ve işlemin iptal edilmesine karar vermiş,

• İdare de işlemin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinin idareye vermiş olduğu takdir yetkisi çerçevesinde gerçekleştirildiği, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu ileri sürerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını istemiş,

• Nihai karar mercii olarak davaya bakan Danıştay 2. Daire Başkanlığı da idare mahkemesi kararının doğru olduğunu, idari işlemin takdir yetkisinin kullanımı ile hukuka uygun olduğu dolayısıyla da İstinaf Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermiştir.

Belediye başkanları yürüttükleri görev gereği kamu görevlisi sayılsalar da kent halkına siyasi vaatlerde bulunarak seçimle iş başına gelirler. Belediye başkanlarının, vadettikleri hizmetleri yürütmek için üst düzey yöneticiler dediğimiz bürokratları; güvendiği, vizyonuna uygun olacağını düşündüğü, uyumlu çalışabileceği kişilerden seçmeleri en doğal haklarıdır. 

Belediye başkanlarının, görevde yükselmeye/sınava tabi olmayan bu kadrolara takdir yetkisiyle atamalar yapmaları ne kadar doğalsa; beklediği performansı gösteremeyen, güvenini boşa çıkaran, uyumlu çalışma imkânı bulamadığı bu kamu görevlilerini DMK 76. maddede ifade bulan takdir yetkisini kullanarak başka görevlere atamaları da o kadar doğaldır. 

Burada dikkat edilmesi gereken husus Danıştay 2. Daire Başkanlığının karar gerekçesinde ortaya koyduğu, “Davacının geçmiş hizmetleri incelendiğinde; idarenin, davacıyı Daire Başkanlığı kadrosuna 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinde ifadesini bulan takdir yetkisi kapsamında atadığı görülmekte olup, davalı idarenin atama konusunda sahip olduğu bu yetkinin davacıyı görevden alma konusunda da mevcut olduğunun kabulü noktasında tereddüt bulunmamaktadır.” şeklindeki tespitidir.

Bizim düşüncemiz de aynı yöndedir. Amirin/İdarenin takdir yetkisiyle üst göreve atanırken ortaya çıkan kabulün, yine takdir yetkisiyle üst görevden alınarak başka bir göreve atanırken itiraza dönüşmemesi adaletli bir yaklaşım olacaktır.

Esas olan idari işlem tesis edilirken takdir yetkisinin objektif ölçüler içerisinde hukuka uygun olarak kullanılması, hizmetin gereği ve kamu yararı amacının güdülmüş olmasıdır.

Yargı Kararları

Danıştay 2. Dairesinin 22.03.2022 tarih ve 2021/18835 E.,  2022/1437 K. Sayılı kararı için tıklayınız.

Danıştay 2. Dairesinin 01.03.2022 tarih ve Esas No: 2021/17960, Karar No: 2022/913 nolu kararı için tıklayınız.

Benzer Değerlendirmeler

Belediye Başkanının Atama Yetkisi ve Atamaya İlişkin Esaslar

Yüksek Yargının Yöneticilerin Görevden Alınıp Başka Kadrolara Verilmesine Bakışı