Belediyelere Mali Düzenlemelerde Üvey Evlat Muamelesi

Belediyelerin kuruluş amacı, T.C. Anayasası ve Belediye Kanunu’nda belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak olarak tariflenmiştir. Şüphesiz ki, belediye yönetimlerinin de belde halkının mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılaması için mali kaynaklara ihtiyaçları vardır. Belediyelere, Anayasa ve kanunlarla belirlenen sorumluluklarla orantılı mali kaynaklar sağlanması elzemdir. 

Türkiye Cumhuriyetinin de imzaladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda[1] yerel yönetimlerin mali özerkliklerine yer verilmiş olmasına rağmen, bu zamana kadar belediyelerin mali özerkliklerine ilişkin olarak elle tutulur düzenlemeler yapılmadığı gibi, mevcut yasal düzenlemelerde de, belediye gelirlerini azaltıcı değişikliklere gidilmiştir.     

Belediyelerin aleyhine olan belli başlı düzenlemeleri şu şekilde sıralayabiliriz:

– 394 sayılı Hafta Tatili Hakkında Kanun’un yürürlükten kaldırılarak, belediyelerin bu Kanun kapsamında tahsil ettikleri tatil günlerinde çalışma ruhsat harcı gelirlerine son verilmesi.

– 6360 sayılı Kanun gereğince, büyükşehir belediyesi kurulan illerde, belediyelerin hizmet alanları genişlediği halde, köyden mahalleye dönüşen yerleşim alanlarından, Emlak Vergisi Kanunu’na göre alınması gereken emlak vergisi ile Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca alınması gereken vergi, harç ve katılım paylarının 31/12/2022 tarihine kadar alınmaması yönünde düzenleme yapılması.

– 7256 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeyle, belediyelerin GSM firmalarından almış oldukları yer seçim belgesi ücretleri ile kira bedellerinde yasal hadler getirilmesi.

–  İmar barışı düzenlemesiyle, belediyelerce verilmiş olan imar para cezalarının kaldırılması zorunluluğu belediye gelirlerinde azalmaya sebep olduğu halde, imar barışı kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca tahsil edilen yapı kayıt belgesi bedellerinden belediyelere pay ayrılmaması.

– İmar barışı kapsamında satılan Hazine arazisi bedellerinden belediyelere pay ayrılmaması.

– Belediyelere yönelik norm kadro düzenlemesiyle, çevre mühendisi veya çevre görevlisi istihdam zorunluluğu getirildiği halde, bu istihdama yönelik olarak kaynak öngörülmemesi.  

Belediyeler için olumsuz nitelikler taşıyan yukarıdaki düzenlemelere ilave edilebilecek çok sayıda düzenleme mevcuttur.

Diğer taraftan, belediye gelirlerine yönelik mevcut düzenlemelerde özellikle 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda güncellemelere gidilmemiştir. Söz konusu Kanunda yer alan vergi ve harçlarda (ilan ve reklam vergisi, işgal harcı, kaynak suları harcı, hayvan kesimi muayene ve denetleme harcı, ölçü ve tartı aletleri muayene harcı, bina inşaat harcı, kayıt ve suret harcı, işyeri açma izni harcı, muayene ruhsat ve rapor harcı, sağlık belgesi harcı ile imar ile ilgili harçlar) en son 2004 yılında güncelleme yapılmış, aradan 17 yıl gibi uzun zaman geçmiş olmasına rağmen henüz bir güncelleme yapılmamıştır. Öyle ki, bazı harçlar kırtasiye giderini karşılamayacak miktarlardadır. Örneğin, kayıt ve suret harcı sayfa başına 75 kuruştur.

Pandemi sürecinden hasarlı çıkan belediye mali yönetimleri, içinde bulunduğumuz ekonomik krizle birlikte mali açıdan çıkmaza girmişlerdir. Özellikle 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilen mahalli idareler seçimleri sonucunda Ankara ve İstanbul gibi büyükşehir belediyelerinde, belediye başkanlarının belediye meclislerinde çoğunluğu sağlayamamış olmaları, belediye meclislerinin gündemine alınan mali konuların, ülke siyasetindeki bloklaşma ve gerilimler ile kısır siyasi çekişmeler sebebiyle belediye meclislerinin onayından geçmemesi mali sıkıntıları artırmıştır.

Belediyeleri içinde bulundukları ve sürecin devamında buhrana dönüşecek ekonomik krizden çıkaracak tedbirler bellidir. Öncelikle, kısa vadede belediye gelirlerine ilişkin yasalardaki vergi ve harç rakamlarının güncellenmesi, belediyelere genel bütçe vergi gelirlerden ayrılan payın artırılması gerekmektedir. Uzun vadede ise, belediye gelirleri ile belediyelerin mali yönetimlerine ilişkin yapısal düzenlemelerin gündeme getirilmesi gerekmektedir. Aksi halde, belediyelerin batması ve belediye hizmetlerinin aksaması kaçınılmazdır.

Gelecekte, belediyelere mali özerkliklerini sağlayacak yönde bir belediye mali yönetimi oluşturulması dileğiyle…  


[1] Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı madde 9/1 : “Ulusal ekonomik politika çerçevesinde, yerel makamlara kendi yetkileri dahilinde serbestçe kullanabilecekleri mali kaynaklar sağlanacaktır.” hükümlerine yer verilmiş olup, Türkiye’ce 21 Kasım 1988 tarihinde imzalanmıştır.