Çevre Mühendisi Atamak, Çevreci Olmak İçin Yeterli Olur mu?

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yaptığı düzenlemelerle belediyelerde özellikle çevre ve iklim değişikliği konularında bir anlayış değişikliği getirmeye çalışıyor.

Bunun yanında sıfır atık dahil uygulanan birçok politika ile çevreci adımların atıldığını da memnuniyetle müşahade ediyoruz.

Güzel ve olumlu şeyleri tespit edip, hakkı da teslim ettikten sonra, eğer gerçekten sonuç alınmak isteniyorsa neler yapılması gerketiğini de kısaca ifade etmek durumundayız.

2019 Mahalli İdareler Genel Seçimlerinden sonraki 6 aylık süreçte, belediyelerin yasal olarak Stratejik Planlarını hazırlayarak yürürlüğe koymaları hukuki bir zorunluluk olduğundan mütevellit, bir çok belediye ile çalışma ve istişare imkanımız doğmuştu.

O süreçte, Doğu Karadeniz bölgesinde yaşanan bazı sel ve heyelan olayları nedeniyle, aynı Bakanlık yayınladığı genelgeler ile bu bölgelerdeki belediyelerin stratejik planlarına iklim değişikliği ile ilgili hükümler koymalarını zorunlu kılmıştı.

Bu hiç şüphesiz olumlu bir adım olmakla beraber, gözden kaçırılan yönlerini de görmemiz gerekmektedir.

Öncelikle, iklim değişikliği sadece bir bölgedeki belediyelerle çözülebilecek bir konu değildir. Hatta, iklim değişikliği sadece belediyelerle çözülebilecek bir konu değildir. Ötesi, iklim değişikliği ülke olarak tek bir ülkenin veya bazı ülkelerin hassasiyet göstermesiyle de çözümlenecek bir konu değildir. Bu sorun; tüm evrenin sorunu haline gelmiş, global bir sorundur.

Bu ifadelerimiz, kesinlikle belediyelerin iklim değişikliği veya çevre ile ilgili olarak adım atmamalarını düşündüğümüz gibi algılanmamalıdır.

İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı 2011-2023, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hazırlanmış ve halen yürürlüktedir. Bu nedenle, çevre ve iklim değişikliği konularında öncü olarak merkezi idarenin rol alması gerekmektedir ve ne mutlu ki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu rolü layıkıyla yerine getirmeye çalışmaktadır.

Gelelim başlıkta ifade ettiğimiz hususa. Belediyelerle ilgili norm kadro yönetmeliğinde yapılan düzenlemelerle, belediyeler nüfuslarına göre ayrılarak çevre mühendisi ve çevre görevlisi bulundurma mecburiyeti getirilmiş, nüfusu 20 binin altındaki belediyelerde ise istihdam mecburiyeti yerine danışmanlık hizmeti alımı imkanı da sağlanmıştır.

Bunun yanında, belediyelerimizde İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Birimleri (Daire Başkanlığı/Müdürlük) oluşturulması imkanı sağlanmıştır. Bu birimlerin oluşturulması zorunlu kılınmamakla beraber, seçenek olarak getirilmiştir.

Buradaki temennimiz, bu birimlerin de belediyelerdeki Muhtarlık Müdürlüğü veya Muhtarlık Daire Başkanlıkları gibi kızak birimler olarak kullanılmaması yönündedir.

Çevrenin bizim değil, gelecek nesillerin bizdeki emaneti olduğu anlayışıyla tüm belediyelerimiz hassasiyetle bu konuya eğilmeli, bakanlık politikalarına uygun olarak yöresel şartlara göre stratejiler geliştirmelidirler.

Bunun yanında, oluşturulması öngörülen bu birimlerin yanında istihdamı zorunlu tutulan Çevre Mühendisi ve Çevre Görevlisi bulundurma zorunluluğunun da, istihdam aracı olarak görülmemesi, birkaç kişinin belediyede görevlendirilmesi olarak algılanmaması, gerçekten amaca matuf istihdamlarının sağlanması önemlidir. Yoksa, sadece çevre mühendisi veya görevlisi atamak tek başına bizi çevreci yapmayacaktır.

Son bir not olarak ifade etmeliyim ki, bu düzenlemenin yapılmasından sonra sosyal medyada yaptığımız bilgilendirici paylaşımlara çevre mühendislerince verilen tepkiler dikkatimizi çekti. Mühendislerin tepkilerinin, çevre görevlilerinin istihdam imkanına kavuşturulmasına, hatta topyekün çevre görevliliği müessesesine olduğunu algıladık.

Dolayısıyla da, bizatihi çevre mühendislerinin de hemen istihdam kaygısıyla hareket ettiklerini, yukarıda korktuğumuz şeyin daha uygulamaya geçmeden başımıza geldiğine şahit olduk ve üzüldük.

Ümit ediyorum ki, biz tepkileri yanlış anlamış olalım. Tepkilerin çevre görevlilerinin yetkinliğinin öngörülen amaca matuf olamayacağına yönelik olduğunu düşünmeyi tercih ediyorum.

Bu ifademin de yanlış anlaşılmasını istemem, hukuken öngörülmüş bir hakkı elde edenlerin yasal olarak verilmiş bir hakkı kullanmalarına asla itirazımız olamaz. Yetkinliklerini tartışmakta hem haddimiz değildir, hem de buna hakkımız yoktur. 

Unutulmamalıdır ki, mühendisin yapabileceği işler olduğu gibi, çevre görevlilerinin de yapabilecekleri işler olacaktır. Mesele, görev tanımlarının doğru yapılması meselesidir.

Bu nedenle; çevre mühendislerinden ricamız itirazlarını bize değil, mensubu oldukları STK’lar vasıtasıyla ilgili mercilere iletmeleri, odak noktalarına çevre görevlilerini almaktansa, uygulamanın amaca matuf gerçekleşmesi için ne yapılması gerektiğini ortaya koymalarıdır. 

Unutulmamalıdır ki; mühendislik kadar tekniker ve teknisyen düzeyinde yapılacak iş ve işlemlerde çok önemlidir.

Bilinmesi lazımdır ki, en iyi mutfaklarda bile sadece Şef bulunmaz. Birinci şef, ikinci şef, kısım aşçısı, kısım şefi, aşçı yardımcısı gibi birçok unvanda personel bulunmaktadır. Hiçbir birinci şef, diğer görevlilerin varlığından şikayetçi olmaz. Bilir ki, onlar olmadan mutfakta iyi yemek çıkmaz, hatta hiç yemek çıkmaz.

Niyetin hayır olduğunu düşünüyor ve diyoruz ki, inşallah sonuç ta hayır olur!

Düzenlemeye ilişkin değerlendirme için tıklayınız.