Karadeniz’in Yeşil Cenneti: Rize
Rize’nin tarih öncesi hakkında bilgiler sınırlı durumdadır. Kentin adının kökeniyle ilgili çeşitli efsaneler varsa da tam olarak bilinmemektedir.
MÖ 2. bin yıl başlarında tarım ve hayvancılıkla uğraşan bazı toplulukların yaşadığı yörenin yazılı tarihi MÖ 7. yüzyılda Miletli denizcilerin yaptıkları seferlerle başlar.
Daha sonra Kimmer, Med ve Pers akınlarına uğrayan yöre, MÖ 180’de Kral Pharnakes’in işgaline uğrar. MÖ 1. yüzyılda Partlar’ın eline geçen bölge, MS 10 yılında Roma egemenliği altına girer. Karadeniz-İran ticaret yolu üzerinde oluşu nedeniyle çekişme konusu olur ve Doğu roma İmparatorluğu (Bizans) ile Sasaniler arasında birkaç kez el değiştirir. 1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından Selçukluların eline geçtiyse de I. Haçlı Seferi sonrasında Doğu Roma Hakimiyetine geri döner. 1204’teki III. Haçlı Seferi’nden sonra Trabzon Rum İmparatorluğu’nun egemenliğine girer. Fatih Sultan Mehmed devrinde, 1461 yılında kentte Osmanlı egemenliği başlar. I.Dünya Savaşı’nda 9 Mart 1916’da Rus işgali yaşayan Rize, 2 Mart 1918’de kurtulur. Bu tarihten sonra Trabzon vilayetine bağlı sancak merkezi olan kent, Cumhuriyet sonrasında 1924’te il olur.
Gezilecek Yerler
Zilkale
Bölgenin en dikkate değer eserlerinden birisidir. İlçe merkezinin 15 kilometre güneyinde, Fırtına Deresi’nin batı yamaçları üzerine kuruludur. Kalenin üzerinde inşa edildiği sarp kaya kütlesi denizden 750 metre, dere yatağından yaklaşık 100 metre yüksekliktedir. Kale; dış surlar, orta surlar ve iç kaleden meydana gelir. Dış kalenin kapısına kuzeybatı yönündeki patika bir yolla ulaşılır. Bir teras yardımıyla orta surlar seviyesine çıkılır. Buradan ikinci bir kapı yardımıyla kale içerisine girilir. Orta kale içerisinde üç önemli yapı bulunur. Bunlar muhafız binası, şapel ve baş kuledir. Kulenin dört katlı olduğu duvarlardaki hatıl izleri ve kiriş deliklerinden anlaşılmaktadır. Duvarlar üzerinde doğu (vadi, manzara) yönünde kemerli pencereler, diğer taraflarda mazgal delikleri bulunmaktadır.

Kulenin üstünün dendanlı bir teras şeklinde olduğu belirlenmiştir. Zil Kale, Kale-i Bala, Ciha Kale ve Kız Kaleleri gibi hem yörenin hem de İspir’e ulaşan önemli bir orta çağ kervan yolu üzerinde güveliği sağlamaktaydı. Osmanlıların bölgeyi fethinden sonra kalenin kullanılmaya devam ettiği biliniyor. Kalede bulunan iki el topu bugün Trabzon Müzesi’nde sergilenmektedir. Yakın tarihte restorasyon geçiren yapı, vadiye hakim, güzel manzaralı bir konuma sahip ve ilçedeki kaçırılmaması gereken ziyaret noktalarındandır. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yapılan restorasyon çalışmaları 2011 yılında tamamlanmıştır.
Kaçkar Dağları Milli Parkı
Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi’ne 16 kilometre uzaklıkta bulunan ve bir bölümü Erzurum ve Artvin illerine kadar uzanan milli park, Doğu Karadeniz Dağları’nın 3 büyük dağ kütlesi Üçdoruk (Verçenik), Göller (Hunut) ve Kaçkar dağlarından oluşmuştur. Park içerisinde 9 adet Köy, 33 adet yayla yerleşimi bulunmaktadır. 1994 yılında milli park ilan edilmiştir.

Kaçkar Tepesi, 3992 metre zirvesi ile ülkemizin önemli zirvelerinden birisidir. Ülkenin en yağışlı kesiminde olması, milli parkın orman, alpin çayır ve orman altı florasını olağanüstü zenginleştirdiği gibi, akarsular yönünden de benzersiz kılmaktadır.

Fırtına deresi, Hemşin deresi gibi aslında bir ırmak büyüklüğündeki akarsular milli parkı çevrelemektedir. Flora zenginliği ile uyumlu olarak milli parkta normal popülasyonlarda ayı, kurt, çakal, tilki, karaca, yaban domuzu, sansar, tavşan, kakım, gelincik gibi memeliler, yırtıcı ve ötücü kuşlar, yaban horozu bulunmakta, Fırtına Deresi’nde Deniz Alası yaşamaktadır.

Milli Park Doğal sit alanı, arkeolojik sit alanı, turizm merkezi ve belediye mücavir alanı gibi birçok statüye sahiptir. Hemşin Deresi Vadisinde yer alan Zilkale, Kale-i Bala ve Fırtına Deresi köprüleri kültürel açıdan önemli zenginliklerdir. Aynı zamanda, yörenin sosyal-kültürel ve ekonomik mekânsal görüntüsünü sergileyen yayla yerleşimleri hem doğaya uyumu hem de mimari değerleri ile önem taşımaktadır.
Kaçkar Dağlarında, yazın doğa yürüyüşüne elverişli olup alanda mevcut 8 adet Yürüyüş Parkurunda yürüyüş aktiviteleri yapılmaktadır. Kaçkar Dağları yaz mevsiminde de kampçılık, dağcılık, trekking, piknik, rekreasyon faaliyetlerine açıktır.
Anzer Yaylası / Ballıköy Yaylası
İkizdere İlçesi’nde 2105 metre yüksekliktedir. Ballıköy adı ile de anılan Anzer bir taraftan Çoruh Nehri ve Bayburt Kenti’ne diğer taraftan Trabzon Uzungöl Turizm Merkezi’ne bağlanır. Bir geçiş bölgesinde olmasının getirdiği kültürel etkilerin yanı sıra Meles, Petran, Kabahor, Garzavan yaylalarıyla çevrili konumuyla geleceğin önemli turizm merkezlerinden biri olma yolundadır. Kırklardağı eteklerinde yer alması bir yayla merkezi niteliğindedir. Yeme–içme ve konaklama imkanı bulunmaktadır. Dünyaca ünlü Anzer balı yaylalarının bin türlü çiçeğinden damıtılır. Yaz aylarında yeşilin farklı tonlarına ve kış aylarındaysa sarı ve kırmızı ağırlıklı renklere bürünerek yaprak döken ağaçlarıyla özellikle doğa yürüyüşü ve fotoğrafçılığı için de cezbedicidir.

Ayrıca; Rize Kalesi, Ayder Yaylası, Yedi Göller, Huser Yaylası, Palovit Şelalesi, Fırtına Deresi ve Dağmaran da Rize’de gezilip görülmesi gereken güzellikler arasındadır.
El Sanatları
Rize Bezi (Feretiko)
Rize Bezi (Feretiko) kendir ipliğinden el dokuma tezgahlarında üretimi yapılan çözgüsü yüzde 100 pamuk, atkısı kendir ipliği (bez ayağı örgüsü) geçmişi tamamen Rize kültürüne ait dokuma türüdür. Yöresel dokumacılığın en eski adı Feretiko’dur. 1960′lı yıllarda, çayın Rize’ye gelmesinden önce Rize’de hemen her evde bir Feretiko tezgahı bulunuyordu. Bugün Rize’de çay ekili olan alanlar bu tarih öncesinde iplik elde etmekte kullanılan kendirle kaplı idi. Kendir bitkisinden ip çıkarma işleminin oldukça zor ve zahmetli olduğunu söyler yaşlılar. 100 yıllık bir geçmişi anlatmaktadır.
Rize de dokumacılık konusundaki ilk yazılı belgeleri ise, 1462–1463 tarihinde Sultan Mehmet (II Fatih) tarafından Trabzon’un fethi ile açılan Osmanlılar devrinde görüyoruz. Yine Abdülaziz ölümünde (1876) arkasından çıkarılan gömlek de Rize bezinden idi. Evliya Çelebi ve Kâtip Çelebi gibi yazarların eserlerinde bahsettikleri forotiko, önemini 1950–1960 yıllarına kadar korumuş, Rize’den top top ihraç edilen dokumlar saraylarda yerlerini almakta idi.
Feretiko’nun Özellikleri: Vücudun terini emip, dışarıya atar. Terlemeden oluşan istenmeyen kokuları yok eder. Dokunuşu ve dokusu özelliğinden vücuda masaj etme, vücutta varolan elektriği atma özelliğine sahiptir. Dayanıklılığı ile dokunan bezlerden çok öndedir. Rize yöresinin geleneksel dokumalarından olan feretiko, sağlam, doğal yapısı ve şık görünümü, yöreye has sanat anlayışını bünyesinde barındırması itibarı ile geçmişte olduğu gibi günümüzde de salonlarda, yemek odalarında masa ve sehpa örtüsü,perdeler,peşkirler ve aynı zamanda Tekstil alanında yapılan Bayan ve Erkek Kıyafetleri, El nakışı için özel sayılabilir kumaşlar ve aynı zamanda makine nakışı için kumaşlar üretilmektedir.

Sepet Örme
Rize’nin engebeli arazi yapısı nedeniyle taşımacılığın büyük bir bölümü sırtta, sepetle yapılırdı. Hatta öyle ki sepeti yerde durdurmak için bile sivri ayaklar kullanılır. Bölgede farklı sepet çeşitleri üretilmekte ise de genelde iki ayaklıdırlar ve sırta alınması için iki bağcığa sahiptirler. Kestaneden yapılanları daha dayanıklı olsa da büyük çoğunluğu fındıktandır.
Yörede üretilen ve kullanılan sepetler, taşınması amaçlanan ürüne göre tasarlanır; dolayısıyla farklı tasarım örneklerine rastlamak mümkündür. Örneğin; meyve sepetleri ince, uzun ve koni biçimindedir. Çoğunlukla üzüm toplamak için kullanılır (treyteli), Çay toplama sepetleri ise daha çok iki ayaklıdır, ağız kısmına doğru gövdesi genişler ve ayaklarından bağlanan iplerle sırta asılarak taşınır. Ayaklı olmayan sepetler ise genellikle yayvan ve saplı olurlar.

Kaynak: https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/rize/genelbilgiler