İstanbul’un En Eski 10 Pasajı
1914 öncesi Osmanlı Türkçesindeki 5000 Fransızca kelime arasında en kolay tanıyabileceğiniz sözcüklerden biri pasaj kelimesidir. Pasajlar öncelikle Paris’te ortaya çıktı, bundan yarım asır sonra da İstanbul’u ele geçirdi.
İstanbul pasajları; Fransız, İtalyan ve Osmanlı mimari tarzlarından ilham alır. Ne var ki Anadolu Pasajı’nın zincir mağazaların tehdidi altında olması, bu hazinelerin kentsel dönüşüme karşı nasıl kırılgan olabileceklerinin altını çiziyor. Hâlâ ziyaret edebiliyorken bu pasajları kesinlikle görmelisiniz.
1. Görkemli Kubbe Altında Sıralanan Masalarıyla Tarihi Çiçek Pasajı

1940’lardan itibaren merkezindeki görkemli kubbe altında sıralanan masalarıyla şimdilerde Beyoğlu’nun en eğlenceli, en renkli pasajlarının başında gelir.
Sultan Abdülhamit ve Abdülaziz’in pek sevdiği ünlü Naum Tiyatrosu, 1870’teki Beyoğlu yangınından zarar görünce, burayı banker Hristaki Zografos Efendi satın aldı. 1876 yılından bu yana hizmet veren bu tarihi bina Paris tarzında bir mimariye sahip olup 24 dükkan ve 18 lüks daireye ev sahipliği yapmaktadır.
2. Beyoğlu’nda Küçük Sahne’nin Ev Sahibi Atlas Pasajı

İstiklal Caddesi‘nde yer alan bir diğer tarihi güzellik Atlas Pasajı’dır. 1877 yılında Çiçek Pasajı’nın inşasından kısa bir süre sonra hizmet vermeye başlamıştır. Arkasında bulunan 3 katlı blok ile birleştirilip günümüzde kullanılan halini almıştır.
1930’lu yıllardan itibaren İstanbul‘un simgesi haline gelmiş Atlas Pasajı’nın içerisinde Atlas Sineması, Mulen Ruj Gazinosu, Kulis Bar ve Küçük Sahne gibi mekanlar yer almaktadır.
3. İlklerin Pasajı: Suriye Pasajı

Türkiye’nin ilk sineması, Santral Sineması bu pasajda açıldı, çift asansör sistemi ilk bu binada kullanıldı. Pasaj, 1901’de Suriye uyruklu Hasan Halbuni Paşa ile o dönemde İstanbul Ticaret Odası başkanı olan akrabası Mehmet Abud Paşa tarafından yaptırıldı. Neoklasik üslupta bir cepheye sahip olan yapıyı mimar Demetre Th. Bassiladis projelendirdi. 1908’de tamamlanan pasaj, alt katı çarşı, üst kısımları konut olarak tasarlanmış ilk binaydı.
4. Tünel Apartmanları Olarak da Adlandırılan: Tünel Pasajı

Tünel çıkışının tam karşısında bulunan, Tünel Apartmanları olarak da adlandırılan pasaj, neoklasik üslupta inşa edilmiştir.
T geçitli üstü açık tipteki pasaj 1883’te inşa edildi. Sümbül Sokak’ı Asmalımescit’e bağlayan pasajın ilk sahibi bir Osmanlı Musevisiydi. Yapılardan ikisine Ensiz Sokağı’ndan, birine ise Sümbül Sokak’tan girilen pasajın zemin katındaki dükkânlarını korint başlıklı sütunlar süslüyordu.
1960’lardan itibaren restorasyon geçiren pasajda üç yapının dış cephesi birleştirildi ve pasaj bir çeşit hana döndü. Özellikle son yıllarda Asmalımescit’in popülerliği artınca bu pasaj yeniden keşfedildi ve pasajda birbirinden güzel kafe ve restoranlar açıldı.
5. Eski Beyoğlu’nun Simgesi Bu Pasaj Pastane Adını Verince: Markiz Pasajı

Eski Beyoğlu’nun simgesi bu pasaj, 1840’ta Passage Oriental (Şark Aynalı Pasajı) adıyla açıldı.
Dönemin ünlü pastanesi Lebon, 1940’ta yerini Markiz Pastanesi’ne bırakınca bilmeden pasajın kaderini de değiştirdi. Markiz yıllar içinde nefis pastaları, ünlü müdavimleriyle adeta devleşti; 2003’te restore edilen pasaj da adını bu pastaneden aldı. Üstelik Haldun Taner ve Markiz’i kurtarma kampanyaları olmasa burası 1970’lerde az daha bir oto yedek parçacı olacaktı.
6. Dönemeçli Sahaf Cenneti Aslıhan Pasajı

Aslıhan Pasajı, İstanbul‘un Beyoğlu ilçesinin Balık Pazarı bölgesinde yer alan iki katlı bir sahaflar pasajı. Meşrutiyet Caddesi üzerine konumlandırılmış çarşı, eski kitap, dergi, çizgi roman, poster satan dükkânlardan oluşmaktadır. Pasajda muhtelif müzayedeler de gerçekleştirilmektedir.
Pasajın bulunduğu bölgede eskiden meyhânelerin, kunduracıların ve berberlerin yer aldığı ve dar bir geçit üzerine kurulmuş tarihi Krepen Pasajı bulunmaktaydı. Edip Cansever, Cevat Çapan, Behçet Necatigil ve Sait Faik’in sıkça gittikleri mekanlara ev sahipliği yapıyordu.
7. İstiklal Caddesi’nin Gözbebeklerinden Aznavur Pasajı

1800’lerin sonunda buradaki iki ünlü kafenin, Andrea’nın Cafe Commerce’inin ve Pandeli Kastranakis’in Cafe de Pera’sının yıkılmasıyla Aznavur Pasajı yavaş yavaş yapılanmaya başladı. Başta yarım pasaj şeklinde inşa edilen Aznavur, 1924’te Tepebaşı yönünde Aznavur’un oturduğu evin altından bir geçitle birleştirilince bugünkü halini aldı. Hatta dönemin İtalyan mimarisinden izler taşıyan pasajda, 1940’lara kadar Alexander Vasiliyadis’in kimyahanesi ve laboratuarı vardı.
Aznavur Pasajı’nda 28 mağaza ve pek çok kafeterya bulunuyor. Alt katında çeşit çeşit takılar, ikinci el kıyafetler ve orijinal hediyelik eşyaların bulunduğu pasaj, turistlerin uğramadan geçmediği yapıların başında geliyor.
8. Abdi İpekçi ve Teşvikiye Caddelerini Birbirine Bağlayan Milli Reasürans Pasajı

Çarşı mı pasaj mı tartışmaları devam ederken çoğu kişi tarafından burası modern bir pasaj kabul edilmiştir. Milli Reasürans Pasajı, Demokrasi Parkı ve Teşvikiye’yi birbirine bağlıyor.
Gündüz butikleri ve kitabevi konukları için kapılarını açarken, akşam Zanzibar, Corridor, Touchdown, On ve Kerem Görsev Caz Bar gibi mekânlar burayı gece hayatının uğrak yerlerine dönüştürüyor.
9. Dar Bir Kapıdan Ferah Bir Avluya Açılan Hazzopulo Pasajı

Şimdilerde İstiklal Caddesi‘nde dar bir kapıdan Danışman Geçidi’ne geçisi sağlayan bir noktada konumlanmaktadır. 1871’de tüccar Hacopulo’nun yaptırdığı pasajda, önceleri üst katta evler, alt katta dükkânlar bulunuyordu. Hatta Ahmet Mithat Efendi’nin matbaası buradaydı ve burası bu yüzden Jön Türklerin de buluşma yeriydi.
Bugün hâlâ ihtişamını koruyan beş katlı pasaj, aslında iki büyük yangın atlattı, iki restorasyon geçirdi. Şimdilerde çantacılar, takıcılar, kitapçılar, Hazzo Pulo Restoran ve Şarap Evi’nden oluşan 40 mağazanın yer aldığı bir pasaj durumunda.
10. Charlie Chaplin’in Ünlü Modern Zamanlar’ı Elhamra Pasajı’nda İzleyiciyle Buluştu

1827’de Cenevizli Barthelemy Giustiniani önce burada bir tiyatro yaptırdı. Tiyatro sonradan kapanınca, bina 1920’de Zade Sait Bey’e satıldı. Üç sene sonra Osmanlı Neoklasik üslubunda yeniden inşa edilen Elhamra tam bir geçit olmamasına rağmen, dükkânlara doğru giden geniş koridorundan ötürü pasaj olarak anıldı.
Burasının bir de sürprizi vardı: Elhamra Sineması. Charlie Chaplin’in ünlü Modern Zamanlar’ı ve Türkiye sinemasının ilk sesli filmi İstanbul Sokaklarında ilk defa burada izleyiciyle buluştu.
Kaynak: https://onedio.com/haber/istanbul-da-modernizmin-agorasi-olan-14-pasaj-1100308