Birkaç Gün Konuşur, Bir Sonraki Depreme Kadar Yine Susarız!
Merkezi idare, özellikle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, TOKİ ve benzeri yatırımcı kuruluşlar, ihalesi yapılmış ve sözleşmeye bağlanmış yatırımlar dışındaki yatırımlarını askıya alıp, Merkezi İdare ve Yerel Yönetim Ortak İşbirlikleriyle büyük bir kentsel altyapı ve kentsel dönüşüm hamlesi başlatmalıdır.
Yine deprem, yine can kaybı, yine hamaset…
Başsağlığı mesajları, birlik-beraberlik vurgusu ve diğerleri…
Hepimiz aynıyız, aynısını yapıyoruz, sözüm meclisten dışarı değil, meclisten içeri, hepimize!
Hangisi giden canları geri getiriyor?
Biz sanırım ders almasını bilmeyen bir millet haline geldik.
Ne güzel değil mi? Her yıl 17 Ağustos’ta depremi hatırlarız, 12 Kasım’da tekrar hatırlarız.
Ülke genelinde “Çök-Kapan-Tutun” kampanyaları yaparız.
Bugün, 10 ilimizi kavuran depremle ilgili ağıtlar yakarız, yarın bunu da unutur, yukarıdaki tarihlere bir de 6 Şubat ekleriz.
Ne değişir? Hiçbir şey değişmez. Kafalar değişmez, anlayış değişmez, binalar değişmez, kentler değişmez.
Merak ediyorum!
Hangi belediyemiz, onlarca sanatçıyla, milyonlarca para vererek yaptığı festival ve konserlerden daha önemli ve gerekli görerek kentsel dönüşüm ve deprem duyarlılığını stratejik önceliğine almış?
Ülkemizin kentsel gelişmesinde sorumluluğu bulunan merkezi idare kuruluşları ile yerel yönetimler, bu konudaki stratejik önceliklerini derhal gözden geçirmelidirler.
Kentlerdeki millet bahçeleri, acaba kentsel dönüşümden daha mı önceliklidir, eğlence mekânları, dinazor dolu parklar daha mı önceliklidir?
Ülkemizde yılda bir elin parmakları kadar sayıda uçakların indiği havaalanları, kentsel dönüşümden daha mı önceliklidir?
Futbolda Avrupa kupasına, dünya kupasına katılacak seviyeye gelemediğimiz halde, birçok ilde yaptığımız ancak atıl duran, bin kişilik seyircisi dahi bulunmayan stadyumlarımız kentsel dönüşümden daha mı önemli ve önceliklidir?
Tarım ürünleri ve hayvansal ürünleri ithal etme pahasına, tarım arazilerini imara, mera ve yaylaları villalaştırarak ranta ve/veya turizme açmak, düzenli ve güvenli kentleşmeden daha mı önemli ve önceliklidir?
Bu yazdıklarıma siyasi bir bakış açısı ve siyasi bir eleştiri gibi bakanlar veya bu minvalde sonuçlar çıkarmaya çalışanlar var ise, siz ve sizin gibi her eleştiriyi siyasi yandaşlığa yoranlar, bu depremlerin de yaşanan tüm olumsuzlukların da sorumlusu sizlersiniz, aslında bu olayların sorumlusu benim, sensin, odur, hepimiziz.
Kanuni bir düzenleme yapılmalı!
Topyekün bir seferberlik ilan edilmeli.
Gerekirse, kentler yıkılıp yeniden yapılarak, zemini sağlam yerlere taşınmalı.
Belediyeler, festival, konser vb. hiçbir harcamaya girmemeli, bütçelerinin külliyetli bir kısmını kentsel altyapı yatırımlarına ve kentsel dönüşüme ayırmalı.
Merkezi idare, özellikle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, TOKİ ve benzeri yatırımcı kuruluşlar, ihalesi yapılmış ve sözleşmeye bağlanmış yatırımlar dışındaki yatırımlarını askıya alıp, Merkezi İdare ve Yerel Yönetim Ortak İşbirlikleriyle büyük bir kentsel altyapı ve kentsel dönüşüm hamlesi başlatmalıdır.
Bunu yaparken, belediyenin partisine, yerleşik nüfusun siyasi eğilimine, yaşam tarzına, kime oy verip kime oy vermediğine bakmamalıyız.
Çökünce altında hepimiz kalıyoruz!
O enkazın altındakilerin şu an siyasi görüşüne bakmadan, dini inancını sorgulamadan üzülüyoruz, hiçbir şey düşünmeden yardıma koşuyoruz.
Sözün bittiği ve anlamının olmadığı bir noktadayız!
Lütfen insaf, lütfen biraz feraset ve devlet aklı!!!
Hanginiz, bugün orada enkazın altında olanın yerinde olmak istersiniz???