Nüfus Alarmı, Köy yok, Köylü yok…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “Köylü, milletin efendisidir.”
TÜİK, Türkiye’nin yeni nüfusunu açıkladı.
Nüfus istatistiklerine genel bir göz atıp köyler ve beldelerdeki durumu irdelemeye çalışacağız.
Türkiye’nin nüfusu, 2021’de bir önceki yıla göre 1 milyon 65 bin 911 kişi artarak 84 milyon 680 bin 273 kişiye ulaştı.
Erkek nüfus 42 milyon 428 bin 101 kişi olurken, kadın nüfus 42 milyon 252 bin 172 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun yüzde 50,1’ini erkekler, yüzde 49,9’unu ise kadınlar oluşturdu.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 458 bin 626 kişi artarak 1 milyon 792 bin 36 kişi oldu. Bu nüfusun yüzde 49,7’sini erkekler, yüzde 50,3’ünü kadınlar oluşturdu.
Türkiye’nin yıllık nüfus artış hızı 2020 yılında binde 5,5 iken, 2021 yılında binde 12,7 oldu.
Gelelim köy ve beldelere yani tarım nüfusuna…
Türkiye’de 1927 yılında nüfusun yüzde 75,8’i köy ve beldelerde yaşarken, 2009 yılına gelindiğinde bu oran, yüzde 24,5’e geriledi. İl ve ilçe merkezinde ikamet edenlerin oranı da yüzde 24,2’den yüzde 75,5’e çıktı.
Türkiye’de 2020 yılında yüzde 93 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2021 yılında yüzde 93,2 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı yüzde 7’den yüzde 6,8’e düştü.
Yanlış okumadınız 84 milyonluk ülkede belde ve köylerde yaşayan insan sayımız kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle yaklaşık 6 milyon bile değil.
İlkokul, ortaokul ve liseyi köyünde okuyan bir kişi olarak bu istatistikten ürperti duydum. Arkadaşlarım üniversiteyi kazandığımı haber verdiklerinde ben, 1988 yazında Salıfa çimeninde inek bekliyordum.
İneği, tavuğu olan, tütün ve fındık üreten, fasulyesini, patatesini, mısırını, arpasını, lahanasını, sebzesini, meyvesini yetiştiren bir aileydik. Tütün satımında bakkala ve kooperatife olan borcumuzu ödeyip zor da olsa geçiniyorduk. Belde olarak ailelerin genel geçimi ve yaşayışı bizim gibiydi. (Şunu da belirteyim şehirde görev yapmamıza rağmen köyden kopmadık, hâlâ köyde tarlayı ekip biçiyoruz, az da olsa fındığımızı topluyoruz, tarımdan vazgeçmedik.)
Dört ilkokul, bir ortaokul ve bir lisenin olduğu köyümüzde 1988’de liseden mezun olduğumuzda ortaokul ve lisenin öğrenci mevcudu 480 civarındaydı. Bugün ise köyde, düzeltiyorum 6360 sayılı Kanunla bir likte mahalleye dönüşen eski köyümüzde, lise yok ve tek bir ilköğretim okulu var. Komşu beş köyden (mahalleden) taşımayla gelenler dahil yaklaşık olarak İlkokulda 50, ortaokulda 50 öğrenci var. Yanlış okumadınız 50’ye 50…
Kendi köyümden (mahallemden) örnek vererek köy ve beldelerde dolayısıyla tarım ve hayvancılıkta geldiğimiz durumu ortaya koymak istedim.
Sağlıklı gıda arzı çağımızın en önemli meselelerinden biri olmuştur. Yapay gıda ve ürünlerin sebep olduğu hastalıklardan korunmak için doğal gıda, organik gıda, hormonsuz gıda, katkısız gıda şehir insanının arayıp da bulamadığı, kolay ulaşamadığı veya yüksek bedel ödeyerek ulaştığı bir nimet haline dönüşmüştür.
Köylüyü köyünde tutmak, köy okullarını yeniden açmak, köyleri şenlendirmek, asgari ücretle şehirde yaşayıp sadece şehrin çilesini çeken, nimetlerinden yararlanamayan insanımızı yeniden köylere döndürmek, tarım üretimini, hayvancılığı yeniden canlandırmak elzemdir, savunma sanayii kadar önemlidir, acildir. Diğer bir ifade ile kırsalı önemsemek şarttır.
Hemen yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna krizinde bu ülkelerden ithal ettiğimiz buğday arzında sıkıntı olup olmayacağını tartışmaya başladık. Keza iki yıldan fazladır devam eden Kovid-19 salgınının özellikle başlarında yaşadığımız seyahat kısıtlamaları ve dünyadaki üretimin azalması da tarım ürünleri ithalatında sıkıntı yaratmış, fahiş fiyat artışları ortaya çıkmıştır.
Hazıra konmayacağız, üreteceğiz; savaşlar, krizler bizi etkilemeyecek. Üretene, köye dönene destek vereceğiz, üste para vereceğiz, köylümüz emekliliği ve sosyal güvenceyi düşünmeyecek, köyünde sigortalı yapacağız, yeter ki köyde kal ve üret diyeceğiz.
Çözüm budur, şehrin güvenliği ve esenliği köyün varlığındadır, tarım ve hayvancılığın canlılığındadır.
Gazi Mustafa Kemal’in sözüyle bitirelim:
“Köylü, milletin efendisidir.”