Aşı Olalım mı?

Her konunun uzmanı TV ulemalarını eleştiren bir kişi olarak aşı hakkında ahkâm kesecek değilim ancak yakın çevremde tanık olduğum iki vaka üzerinden sizlere kovid izlenimlerimi aktaracağım.

çin’in Vuhan şehrinde Aralık 2019’da ortaya çıkan ilk vaka ile dünya gündemine aniden giren kovid virüsünden sonra hayatımız hiç alışık olmadığımız şekilde değişti, maske günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası oldu.

Virüse karşı hızla geliştirilen aşılar gerek bilim çevrelerinde gerekse toplumların gündeminde ana tartışma konusu oldu. 

Tartışma olur da biz durur muyuz? Ülkemizin kronik hastalığı depreşiverdi, bilenden çok bilmeyenler konuşur oldu. 

“Yarım hekim candan, yarım hoca dinden eder” misali herkes duyduğuyla, sosyal medyada bir yerde okuduğuyla aşı fetvası vermeye başladı. Hâl böyle olunca müthiş bir bilgi kirliliği oluştu, akıllar karıştı.

“Maske ve kapanmalar işe yaramıyor, bir an önce aşı bulunması lâzım” denilirken birkaç çeşit aşı bulununca bu defa “aşı işe yaramıyor” söylemleri geliştirildi. 

Yakın çevremden aşılı olup hastalığa yakalananlardan çok çok azı süreci kısmen zor geçirdiyse de pek çoğu hastalığı çok rahat atlattı.

Tanık olduğum pek çok vaka oldu, burada ikisinden bahsedeceğim.

İlki köyden arkadaşımız, 40’lı yaşlarda, sağlık memuru olarak hastane acil servisinde görev yapıyordu, aşı olmadı. Eylül ayının başında virüse yakalandı, Ekim ayının ortalarında yoğun bakımda vefat etti.

İkincisi de 40’lı yaşlarda, beraber sık sık seyahat ettiğimiz, nerdeyse her gün görüştüğümüz bir arkadaşım, aşıya ikna edemedik. Kasım ayı ortasında virüse yakalandı, birkaç gün evde tedavi gördü, sonra hastaneye kaldırıldı, nefes sıkıntısı çekti, yaklaşık bir ay hastanede tedavi gördü, kendisine sürekli hava verildi, iyileşti çıktı.

İkisinin de hastaneye yatıştan sonra geçen süredeki gidişatına yakından şahit olan birisi olarak yan etkileri de olsa, yüzde bir faydası da olsa mutlaka aşı olmalı kanaati fazlasıyla bende oluştu.

Parmak kadar bebeye ne olduğuna bakmadan dünyanın aşısını yaptırıyoruz. Bir soğuk algınlığımızda boğazımızdan geçmeyen kocaman antibiyotikleri yan etkilerini bile bile yutuyoruz.

Kafelerde, hızlı yemek yerlerinde ketçaptan mayoneze sağlığa zararlı katkı maddeleriyle dolu ne varsa keyifle tüketiyoruz.

Her şeyi halletmişiz gibi dünyayı esir alan kovid illetine karşı şu an elimizde olan tek çözüm olan aşıyı enine boyuna masaya yatırıp üstesinden geliyoruz.

İyi de hasta olup hastaneye yatınca ya da yoğun bakıma alınınca kendine tedavi seçebiliyor musun?

Bana şu ilacı vermeyin, şu iğneyi yapmayın diyebiliyor musun?

O halde aşıya karşı bu inat ve bu kadar karşı durmak niye?

Biz de yüzde yüz inanarak, sonuçlarından emin olarak aşı olmadık. Elbette çekincelerimiz vardı, halâ da var ama aşılarımızı olduk. 

Bir tarafta yan etki var ama diğer tarafta oldukça çileli bir hastane süreci ve belki de ölüm..!

Yüzde bir bile korusa, olmak lâzım diyerek olduk.

Bunu daha tartışmaya, uzatmaya gerek yok diye düşünüyorum.

Aşının faydası var mı, ölümcül yan etkileri var mı, kalıcı hasar bırakıyor mu?

Bunlar tartışılmaya devam edecek ve belli bir zaman sonra daha belirgin sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Benim sizlerden naçizane istirhamım aşınızı olun, çok azıcık bir faydası da olsa bu illete aşılı yakalanın.

Takdir sizin..!