Dolu Memur Kadrosu İptal Edilebilir mi?

Geçenlerde Belediye Haber köşe yazarlarımızdan Salih Üçüncü, belediyelerin sürekli olarak sokak ve caddeleri kazıp kapatmasını ve bunun yarattığı kötü görüntüyü de irdeleyerek yazdığı yazısını sosyal medya adresinden paylaşırken; “Şener Şen’in musluk reklamındaki “Açıyorum, kapıyorum, ben bunu hep yapıyorum” sözü ile göndermede bulunmuş.

Ve sanıyorum paylaşımın “biz bunu hep yapıyoruz” kısmı her zaman için geçerli.

Bir mevzuat hükmü vardır. Yıllardır gözümüzün önünde durur. Hatta, bunu bizler defalarca ifade ederiz. Yazılır, çizilir, konuşulur.

Hiç kimsenin umurunda olmaz. Sonra, bu mevzuat hükmüne aykırı davranılır ve yargı karar verir. Karar, mevzuat hükmünün tıpkısının, aynısının, bir benzeridir! 

Bunu basınından köşe yazarına, uygulayıcısından uygulanana kadar hepimiz, yeni bir şeymiş gibi alıp ortalığa dökülürüz.

Ya arkadaş, bu hüküm zaten vardı. Aklına, o hükme aykırı bir iş yapılınca mı geldi? Yargı karar vermeseydi o hüküm olmayacak mıydı?

Aynı durum, sadece yargı karar verince değil, mevcut hükümlere benzeri düzenlemeler yapılınca da söz konusu olur. Mesela, geçici görevlendirme 657 sayılı Kanunun ek 8 inci maddesinde, Kanunun 86 ncı maddesine göre başka yere görevlendirme yapılmasına ilişkin anılan Kanunun 175 inci maddesinde, yine Harcırah Kanunu’nun genel ilkelerinde, Belediye Kanunu’nun 49 uncu maddesinde bir çok düzenleme yıllardır varken; 375 sayılı KHK’ye 2.7.2018 tarihinde 703 sayılı KHK ile eklenen “Kurumlar arası geçici görevlendirme” başlığıyla ek 25 inci madde eklenince, sanki ilk defa geçici görevlendirme yapılacakmış gibi davranılması, hatta bu maddeye dayanılarak çıkarılan yönetmelik kapsamından belediyelerin çıkarılmasında, sanki bu yönetmelik hükmü ile yukarıdaki tüm Kanun hükümleri de yürürlükten kaldırılmış gibi davranılması bunlara örnektir.

Öncelikle ifade edelim ki, elimize aldığımız bir mevzuat hükmünü irdelerken tarihsel geçmişine bakmadan, yine elimize aldığımız bir yargı kararına dayanak olan düzenlemeleri okumadan ve/veya bilmeden sadece elimizdeki bilgiyle değerlendirme yaparsak, doğruya ulaşamayız, kararı, düzenlemeyi doğru algılayıp uygulayamayız.

İşte biz bunu hep yapıyoruz!

Bu uzun girişten sonra konumuza gelelim. Danıştay, 2020 yılında bir karar verdi. Bunu bazı haber siteleri, 5000 yıllık bir kazıdan çıkmış tarihi esermiş, ilk defa literatüre girecekmiş gibi sundu, uygulayıcıların bir kısmı da böyle anladı. Son günlerde de, sosyal medyada bir çok kişi sanki “Amerika yeniden keşfedilmiş” gibi davranıyor bu kararla ilgili olarak.

Konu şu: Danıştay verdiği bir kararla, belediyelerin dolu memur kadrolarını meclis kararıyla iptal edemeyeceğine hükmetti.

Aslında, Danıştay “Bölük dur, Osman sen de dur” demiş. Yani bölük dur emri gelince, Osman’a ayrıca dur demeye gerek olmamalı. Ama bizde maalesef oluyor.

İlgili karara yazımın sonunda yer vereceğim için uzun uzun karardan bahsetmeyeceğim. Ama konu özetle şöyledir: Dolu bir Müdür kadrosu vardır. İdare, bu kadrodaki Müdürü oradan alıp, başka kadroya atamak istemektedir. Bunun içinde, kadro dolu iken kadroyu iptal ederek, iptali de gerekçe göstererek Müdürü başka bir birim bünyesinde oluşturulan uzman kadrosuna atamıştır. Aslında idare işi bilse, bu işi hiç dolandırmadan halledecek, atama (görevden alma) işlemi de 657 sayılı Kanunun genel atama kurallarına uygun olacağından, yargı da bile sorun çıkmayacaktır. 

Danıştay’da dolu kadroda değişiklik yaparak, kadrosu iptal edilen müdürün uzman kadrosuna atanamayacağına karar vermiştir.

Danıştay İkinci Dairesi, 01/04/2019 günlü, E:2016/8575, K:2019/1573 sayılı kararıyla ilk derece mahkemesi kararını bozarken ortaya koyduğu gerekçe basittir:

Belediye meclisinin dolu kadroda “unvan değişikliği yapması mümkün değildir”

Sonrasında, yerel mahkemede tekrar ele alınan davada idare mahkemesi Danıştay İkinci Dairesi kararına uyarak işlemi iptal etmiş, bu karar karşı yapılan temyiz başvurusu da reddedilmiştir.

Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik’in “Kadro değişikliği” başlıklı 11 inci maddesinde “Boş memur kadrolarında sınıf, unvan ve derece değişikliği ile boş memur kadrolarının iptali ve dolu kadrolarda derece değişikliği meclis kararı ile yapılır.”

Yani Yönetmelik diyor ki;

1. Kadro değişikliklerini meclis yapar.

2. Boş memur kadrolarında sınıf, unvan ve derece değiştirebilirsin.

3. Boş memur kadrolarını iptal edebilirsin.

4. Dolu kadrolarda derece değişikliği yapabilirsin.

Yani Yönetmelik “Dolu kadrolarda derece değişikliği yapabilirsin” derken, “Bölük dur” diyor. “Dolu kadrolarda unvan değişikliği yapamazsın”, “Dolu kadroları iptal edemezsin”i ifade etmek için “Osman sen de dur” demesi gerekir ki, bunu da Danıştay dedi.

T.C.

DANIŞTAY 

2. DAİRE

Esas No: 2020/146

Karar No: 2020/1874

Karar tarihi: 24.06.2020

İSTEMİN KONUSU: 

Yozgat İdare Mahkemesince verilen 26/09/2019 günlü, E:2019/530, K:2019/521 sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

DAVA KONUSU İSTEM: 

Dava, Kırşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde Ulaşım Hizmetleri Müdürü olarak görev yapan davacının, uzman kadrosuna atanmasına ilişkin 23/05/2014 günlü, 484 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: 

Yozgat İdare Mahkemesinin 10/12/2014 günlü, E:2014/643, K:2014/958 sayılı kararıyla; Ulaşım Hizmetleri Müdürü olarak görev yapan davacının, kadrosunun lağvedilmesi ve başka bir hizmet biriminde şeflik ihdas edilmesi nedeniyle, ihdas edilen uzman kadrosuna hak aylık derecesiyle atamasının yapıldığı, davacının başka bir müdürlük kadrosuna atamasının yapılması hususunda davalı idarenin yargı kararı ile zorlanamayacağı, bu kapsamda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de;

Anılan karar, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İkinci Dairesinin 01/04/2019 günlü, E:2016/8575, K:2019/1573 sayılı kararıyla bozulmuş ve söz konusu bozma kararına uyulmak suretiyle verilen Yozgat İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davalı idarece işlemin sebebi olarak gösterilen kadronun kaldırılması hususunun, davacının bulunduğu dolu “müdür” kadrosunun meclis kararı ile iptalinin Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik gereği mümkün olmaması nedeniyle geçerli bir hukuki sebep olarak kabulünün mümkün olmadığı; davacının uzun yıllardır yürüttüğü müdürlük görevinden unvanı değiştirilmek suretiyle, uzman kadrosuna atanmasına yönelik hukuki başkaca bir nedenin de gösterilmemiş olduğu nazara alındığında, dava konusu işlemde sebep yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 

DAVALI İDARECE; Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in 7 maddesi gereği müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için gerekli en az 4 yıllık yükseköğretim mezunu olmak koşulunu davacının taşımadığı, görev şartlarına haiz olmayan davacının hatalı yapılan atamasının bu işlemle geri alındığı ve kadrosunun değiştirildiği, Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesi ile idarelere kamu görevlilerini naklen atama konusunda takdir yetkisi tanındığı ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN CEVABI: 

Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİN DÜŞÜNCESİ: 

Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,

2. Yozgat İdare Mahkemesinin 26/09/2019 günlü, E: 2019/530 , K: 2019/521 sayılı kararının ONANMASINA,

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,

4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24/06/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 38. maddesi, (j) bendinde; “Belediye personelini atamak” belediye başkanının görevleri arasında sayılmış, 49. maddesi, 2. fıkrasında ise “Belediye personeli, belediye başkanı tarafından atanır. Birim müdürlüğü ve üstü yönetici kadrolarına yapılan atamalar ilk toplantıda belediye meclisinin bilgisine sunulur.” hükmüne, 42. maddesinde de; belediye başkanının görev ve yetkilerinin bir kısmını uygun gördüğü takdirde yöneticilik sıfatı bulunan belediye görevlilerine devredebileceği hükmüne yer verilmiştir. Anılan hükümler birim müdürlüklerinin belediye başkanına yakın çalışan, onun yetkilerini devralan ve onun adına hareket eden kadrolar olduğunu göstermektedir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Memurların Kurumlarınca Görevlerinin ve Yerlerinin Değiştirilmesi” başlıklı 76. maddesinde de; kurumların, görev ve unvan eşitliği gözetmeden, kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilecekleri hükme bağlanmıştır.

Bu madde ile memurların naklen atanmaları konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı açık olup, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, 07/10/1982 tarihinde iki yıl öğrenim süreli Eğitim Enstitüsünden mezun olduğu, Kırşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde 28/07/1991 tarihinde Hesap İşleri Müdürü olarak atandığı, 28/04/2009 tarihinde Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğüne, 18/06/2009 tarihinde de Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü görevlerine atandığı, 08/05/2014 günlü, 38 sayılı Belediye Meclisi Kararı ile Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü birimi lağvedilerek yerine Destek Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Ulaşım Hizmetleri Şefliğinin kurulması sonrasında; davacının, dava konusu işlemle uzman kadrosuna atandığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 08/05/2014 günlü, 38 sayılı Belediye Meclisi Kararı ile Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü birimi lağvedilerek yerine Destek Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Ulaşım Hizmetleri Şefliğinin kurulması sonrasında, davacının Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü görevinden alınması konusunda, davalı idareye tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığı yolunda bir bilgi ve belge bulunmadığından, davacı hakkında geçmiş hizmetleri ve öğrenim durumu gözetilerek tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.