Cadde mi, Otopark mı, Kaldırım mı?

“Dar yaptılar kaldırımları

Yavaş yürüsün diye kalabalıklar…”

 “Daha da zor yürüsün diye

Yaptık yol kenarı otoparklar…” (S.Ü)

Bizim şehirlerimizin kaldırımlarını hiç kimse Şair Osman Serhat Erkekli’nin bu dizeleri gibi anlatamazdı. İstesek de hızlı yürüyemeyiz kaldırımlarda. Ya omuz omuza çarpışırız ya kaldırımın ortasındaki elektrik direğine kafa atarız ya da mağazanın kaldırıma koyduğu dubaya veya terlik tezgâhına ayağımız takılır, düşeriz.

Elektrik direkleri ve mağaza tezgâhları arasında kafayı gözü yarmadan kaldırımlarda yürümek iyi bir slalom atleti ya da Alp Disiplini kayakçısı kadar olmasa da ustalık gerektirir. Kaldırımın mağaza tezgâhından artan kısmına yarısı yolda, yarısı kaldırımda bir de araba park edilmişse dekatlon ve heptatlon yüksek atlama tekniğini kullanarak ilerlemeniz ya da araç yoluna bir dal çık’la devam etmeniz gerekir. Engelli vatandaşlarımızın çaresizliğini siz düşünün artık. Kaldırımda önüne araç mı çıkacak, direğe mi çarpacak, mağaza tezgâh ve dubalarına mı takılacak belli değil.

Dar kaldırımlar, yetersiz araç yolları yetmezmiş gibi özellikle büyükşehirlerde son dönemlerde otopark haline getirilen yol kenarları da ana caddelerde yürümeyi, yan yana dolaşmayı bir hayli zorlaştırmaktadır. Kaldırımları genişletmek yerine zaten dar olan araç yollarını, kenar otoparkları ile iyice daraltmak herhalde insan odaklı bir yaklaşım değildir. Şehrin ihtiyacı olan otoparkları şehir plânına koymayıp, ruhsat verirken otopark yerine park parası almak, nüfusun ve araç trafiğinin çok daha az olduğu dönemde yapılan araç yollarını daraltarak parka çevirmek kötü bir şehircilik uygulaması değil midir? Otopark yapmak yerine yol kenarlarını otoparka çevirmek çözüm odaklı bir yaklaşım değil aksine şehir yaşamını daha da zorlaştıran bir uygulamadır.

Köylerde boş gezen ya da üniversite kazanamayan gençlere “ne düşünüyorsun” diye sorulduğunda gençlerin ailesinden veya yakınlarından biri hemen atılarak “Kaldırım Mühendisi” olacak cevabını verir. Bu cevap gencin gayretsizliğini alaya almak ifadesidir. Yaşadığımız şehirlerin cadde ve kaldırımlarına bakınca her şehre ciddi manâda etkili ve yetkili, estetik görüşe sahip, ufku açık Kaldırım Mühendisi lâzım geldiğini görüyoruz. 

Şairin dizelerini günümüze uyarlayalım:

“Geniş yapalım ki kaldırımları

Rahat yürüsün kalabalıklar…”