‘Mahalli Müşterek’lik Üzerine

Yayın hayatına yeni başlayan sayfamız, isminden de anlaşılacağı üzere belediyeler üzerine odaklanmış bir haber sitesi olarak yayın hayatına devam edecektir.

Belediyelerin mahalli müşterekler özelinde nasıl bir yere sahip olduğunu, çok güzel ifade eden bir köşe yazısını sizlerle paylaşmayı uygun gördük.

Halil Memiş, Kuzeyekspres Gazetesi’nin Mahalli Müşterek adlı köşesinde 5 Şubat 2021 tarihinde “Belediye Dedikleri” başlığı ile yazdığı yazısında, Belediyenin nasıl bir olgu olduğunu anlatırken, satırlarının arasına “mahalli müşterek” kavramını çok güzel bir şekilde almış.

“…….

Bugünlerde unutulsa da çocukluk ve gençlik dönemlerimizde hayatın repliklerinden biriydi “sana belediye baksın” sözü. Bu sözden de anlaşılacağı üzere, hepimiz ister istemez belediyelerle ilgiliyiz.

Aslında bu söz çok da garipsenmemeli. Belediyelerin hukuki terimlerinden biri “mahalli müşterek” ihtiyaçlardır. Diğer bir ifade ile belediyecilik, mahalli müşterekler etrafında şekillenen bir olgudur.

Esasında, geçmişe dönüp baktığımızda mahallin müşterekleri; “mahalleli”, “kentli” aidiyetinin tezahür etmiş halidir.

Belediyeler, mahalli müşterek hizmetleri karşılarken bunu bizzat kendileri plânlayarak yapabilecekleri gibi, halkın beklentilerini de göz önüne alarak yapmalıdırlar.

Esasında, yürütülen kamu hizmetlerinin, dolayısıyla belediye hizmetlerinin mahalli müşterekler ekseninde gerçekleştirilebilmesinin en önemli argümanlarından biri, ihtiyaç analizinin ve sonrasında da fayda maliyet analizinin sağlıklı bir şekilde yapılmasıdır.

Bu cümleyi okurken, “kamu hizmetlerinde kârlılık değil, vatandaş memnuniyeti önemlidir” der gibi olduğunuzu hissediyorum.

Buna katılmamak mümkün mü? Kamu hizmetleri kârlılık esası üzerinden değil, etkinlik ve verimlilik esası üzerinden yapılmalıdır. Bundan dolayıdır ki, ihtiyaç analizi ve kâr maliyet analizi çok önemlidir. Bu sayede kamu kaynaklarının en önemli, öncelikli ve acil hizmetlere kanalize edilmesi sağlanacaktır. Böylelikle, mahalli müşterek ihtiyaçların en aciliyet hissedilenlerinin önceliklendirilmesi sayesinde, atıl kamu yatırımlarının yapılmasının önüne geçilmiş olacaktır.

Kentler, yaşayan organizmalar olarak birçok dinamiği içerisinde barındırır. Bu dinamikler, hiç şüphesiz tarihi derinliklerden gelen, geleneksel anlayışlarla şekillenen, kültür ve inançlarla taçlanan olgulardır.

İnsanlar, bu olgularla müştereklerini yaşarlar. Bugün geldiğimiz noktada, hayatın her aşamasında bulunan belediyelerin kent ve kentlilerin geçmişten gelen değerlerinin geleceğe taşınması, bunu yaparken de bu değerlerin muhafazası ve günün şartlarına göre şekillendirilerek toplumsal aidiyeti pekiştirmesi için gayret göstermeleri kaçınılmazdır.

Maddi değerler, hiçbir zaman manevi değerlerin önüne geçmemeli, ancak manevi değerlerin inkişafına hizmet etmelidirler.

Bu nedenle, nasıl ki insan yaşamının maddi ve manevi değerler etrafında şekillenen bir özelliği var, toplum yaşamının da şekillenmesine katkı verecek en önemli kurumsal yapılardan biri de belediyeler olmalıdır, haddizatında da öyledir.

Belediyeler Fuzuli’nin dediği gibi olmamalıdır. Ne demişti Fuzuli;

“Dost bî-pervâ felek bî-rahm ü devran bî-sükûn

Dert çok hem-dert yok düşman kavî tâli’ zebun”

Belediyeler, kentlinin ilgili dostu, sakin dünyası olmalıdır.

Vatandaşın derdi çoktur, dert ortağı belediyeler olmalıdır.

…..”